Eminim ki senin de en az benim kadar çok 23 Nisan hatıran vardır sayın okuyucu. Eminim sen de nice heyecanlı resmi törenler yaşamışsındır, eminim sen de törende şiir okumak, şarkı söylemek, dans etmek vs. artık her ne için hazırlanıyorken zamanın büküldüğünü, midendeki kelebeklerin tüm benliğini alıkoyacağını hissetmişsindir. Eminim sen de tören sonunda o alkışları duyduğunda tüylerin daha ne kadar diken diken olacak diye meraklanmışsındır. Eminim. Peki biraz vaktin var mı sayın okuyucu? Bir de benimkileri dinle.
Resmi tatil günlerinde dinlenmek yerine tüm vaktini çocuklarına adamaya hazır bir anne ile kağıt üzerinde resmi tatil günlerinde çalışmak zorunda olmayan ancak çoğunlukla kendini işyerinde ya da yollarda bulan bir babanın çocuğu olarak kendimi bildiğim andan beri milli bayram günlerini özel yaşarım. Lakin bu sene 20. senem olmuş, 23 Nisanlarda sahne ile haşir neşir olmaya başlayalı. 20 senedir takvimler 23 Nisan’ı gösterdiğinde bayram heyecanı sahne heyecanı ile karışıyor; elleri ayakları titretir bir hale bürünüyor.
Şu kısacık ömrümdeki en büyük şanslarımdan biri olmuştur; TRT Çocuk ve Gençlik Halkoyunları Topluluğu. Milli bayramın ne demek olduğunu, vatanın aslında her şeyden önde geldiğini, arkadaşlığın aslında çok farklı yaşanabileceğini, bir ülkünün her tarzdan insanı nasıl da tek yürek haline getirdiğini öğrettiği için.
Kuvvetle muhtemel senin sabah saatlerinde gerçekleştirilen bir törenden sonra yorgun argın eve gelip de ayaklarını uzatıp televizyonu açtığında keyifle izlediğin dünya çocukları ile beraber düzenlenen TRT canlı yayınında sayısız kez yer alabilmenin gururunu bu yaşta bile hissedebiliyorum sayın okuyucu (Güzel olan o gurur yaş kaç o olursa olsun hep buralarda bir yerde olacak). Bir bayrak yarışı gibi emaneti teslim ettiğin kardeşlerinin ülkemizi senin gibi temsil edebildiğini gördüğün anda dökülmesine izin vermesen de gözünün kenarındaki yaşı hissedebiliyorsun. Herkes anlayamıyor.
Ve buna bir de sayın okuyucu, sene başından beri beraber ter döktüğün, onlara bir şeyler öğretebilmek için canla başa didindiğin küçük yüreklerin sahnede kocaman olduğu anlar eklenince; yüreğin bu kadar duyguya, hisse dayanamayıp da neredeyse duracak gibi oluyor.
Onların gözündeki heyecanı görünce geçmişine gidiyorsun, kendini görüyorsun onların her birinin yüzünde. Tarifi çok zor bir duygu.
Yazının başlığındaki fotoğraf bundan 10 sene önce, 39,5 derece ateş ile sahneye adım attığım bir 23 Nisan özel temsilinden. Baktıkça heyecanlanıyorum, o anlara yolculuk yapıyorum.
Bir çocuğun yüreği kadar temiz ve saf bir dünya hayaliyle… 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.