Kahveyi ne kadar çok sevdiğimi, yeri geldiğinde direk damardan alacak kadar ihtiyacını duyduğumu bilirsin sayın okuyucu. Ama havanın soğuyup da bir bardak çayı kalorifere bacağını dayayarak ve dışarıyı izleyerek içmenin tadının kahveden aldığım tadı geçtiği anlara bir de Ah Muhsin Ünlü’nün dizeleri eklenince tadından yenmez oluyor. “Burası dünya yahu, burası bu kadar işte” der Ünlü. Her şeyi kendimize dert edinmekten hiç çekinmediğimiz bu dünyada her 3 Aralık’ta düşünürüm asıl engelin ne olduğunu. Cevabı da hep tek kelimelik olur. Kendimiz.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu satırları her zaman sosyal mesaj vermek yerine içimdekileri seninle paylaşmak için kullandım sayın okuyucu. Bugün de amacım buluşup iki kelam sohbet edebilmek. Bir günün sabahına uyandığımızda (bazen uyumayarak bir önceki gün ile birleştirdiğimizde) o gün içerisinde başımıza geleceklerden bihaber bir şekilde, yeni bir maceraya atılırız. Unuturuz ki, yaşayacağımız günün engelli adayıyız.
Bunu unuttuğumuz gibi bir de, iyi bir şey yaptığımızı zannederek insanoğlunu ikiye ayırırız. Engellilere bir dolu engeli, aslında biz kendimizi daha iyi durumda zanneden “engelsiz”ler çıkarırız; üstüne bir de bugünün engelli adayı, yarının engellisi olmaktan korktuğumuz için empati kurmak zorunda (!) kalırız. Şimdi düşünüyor insan işte, asıl engellerle boğuşan kim diye…
Kendimizi mükemmel bir varlık olarak gören bizler, fiziksel ya da zihinsel olarak bir eksiği bulunan insanların kendimizden daha kötü durumda olduğunu düşünüyoruz. Ama her seferinde kendimizi televizyonlardan, gazetelerden, internetten engelli kardeşlerimizin başarılarını takip ederken buluyoruz. Korku, endişe ve belki acımayla geçirdiğimiz 3 Aralık günlerinde asıl engelin kendi içimizde olduğunu unutarak engellere karşı koyanların “bir gün değil de her gün hatırlanmaları gerektiğini” dile getiriyoruz. Ne kadar acizce!
Bir çay bardağının yarısına geleceğin sürede aslında fark edeceksin sayın okuyucu, asıl engelin kendisini “tam” zannedenlerde olduğunu. İnsan hayatı; engelleri, zorlukları aşarken öğreniyor ama gel gör ki halihazırda zor olan bir hayatı daha da zorlaştıran bir ülkede yaşayan engelli vatandaşlarımızı çoğu an aklımıza bile getirmiyoruz.
Onların takip ettiğimiz başarılarında (ki bir engellinin ülkemizde yaşaması bile başlı başına bir başarı), insan kendine dönüp de ne kadar çaresiz, ne kadar beceriksiz olduğunu bir kez daha fark ediyor, “engelsiz” olduğunu zannederken. Engellerin her birinin insan zihninin bir ürünü olduğunu; düşüncelerin doğru tasarlandığında ortada herhangi bir engeli barındırmayacağını görüyorsun. Her yeni güne başka bir engeli aşıp mutlu olanları gördükçe, hayatın nasıl da muhteşem bir armağan olduğunu fark ediyorsun.
Düşünüyorsun, asıl engellinin, engellerle boğuşanın kim olduğunu…
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Engel olma sayın okuyucu, destek ol!
#3AralıkDünyaEngellilerGünü