‘Sizin alınız al inandım, sizin morunuz mor inandım. Ben tam dünyaya göre, ben tam kendime göre. Ama sizin adınız ne, benim dengemi bozmayınız.’
Espresso | Hızlı ve Faydalı’nın bu sayısına Turgut Uyar’ın o güzel ve bir o kadar da meşhur dizeleriyle başlayalım. Turgut Uyar ‘aşkım da değişebilir, gerçeklerim de’ diyerek değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olacağını, ‘pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı yan gelmişim diz boyu sulara’ diyerek dünya değişedururken insanın keyfine bakmasını ihmal etmemesi gerektiğini, ‘hepinize iyi niyetle gülümsüyorum, hiçbirinizle döğüşemem’ diyerek de yılgın hoşgörüsünü söylüyor. Şartlar değişirken yan gelip yatmak da bir seçenek olabilir ama biz bu buluşmamızda değişen şartlara karşı birer piyasa aktörü olan oyuncuların (yani her biri bizden birisi) alacağı kararların nasıl şekillenebileceğini masaya yatıralım. Haydi gelin bir oyun oynayalım…
1944’te von Neumann ve Morgenstern’in yazdıkları Oyunların ve Ekonomik Davranışın Kuramı kitabıyla merhaba dediğimiz Oyun Teorisi dünyası, bireylerin farklı stratejik durumlarda tercihlerini ve davranışlarını ne şekilde değiştirdiğini inceleyerek oyunun sonunda her bir bireyin davranışını değiştirmeyi istemeyecek duruma ulaşana kadar (biz buna denge diyoruz) geçen süreci işler. Oyunların temel amacı ‘dengeye’ gelebilmektir, her zaman mümkün olmasa da… Farklı bilim insanları farklı denge kavramlarını literatüre sokmayı başarmıştır ancak sizin de direkt aklınıza gelecek bunlardan en ünlüsü John Nash’in literatüre kattığı Nash Dengesi…
Akıl Oyunları filmiyle hayatı beyaz perdeye aktarılan John Nash’in geliştirdiği Nash dengesi temel olarak, oyundaki tüm bireylerin diğer oyuncuların tercihlerini de gözeterek seçebilecekleri en iyi tercihi yapması durumunda ulaşılan sonuç olarak tanımlanıyor. Karışık mı oldu? Haydi gelin filmdeki örnek ile açıklayalım:
Bir barda diğer dört arkadaşıyla birlikte eğlenmeye gelen gözde sarışından etkilenen dört erkek kendisiyle tanışmak isterse bu oyun sarışın kadının muhtemelen şımararak nazlanmasıyla ve hiçbiriyle tanışmak istemeyişiyle sonuçlanır. Üstüne üstlük, sarışının yanındaki diğer kadınlar da hiçbir zaman ikinci tercih olmak istemeyecekleri için erkeklerin diğer kadınlarla tanışması da pek mümkün olmaz. Ancak o akşam kadınlardan biriyle tanışmayı amaçlayan erkeklerin kendileri için daha optimum olan seçeneği diğer kadınlardan biriyle tanışmak için çabalamak olacaktır. Dolayısıyla, her bir erkek diğer erkeklerin de seçeneğini gözeterek hem kendi hedefi için hem de grubun çıkarı için hareket ederek dengeye ulaşır. Oyunun sonunda bir erkek birer kadın ile tanışmış olur, oyun dengeye gelir.
Oyun Teorisi dünyasına girdikçe aslında hayatta da verdiğiniz her bir oyunun bir oyunun farklı hamleleri olduğuna dalıp gideceksiniz. Öyle ki, bunu düşünürken kahvenizin bittiğini bile fark edemeyebilirsiniz…
Kahveler bitti mi? Afiyet olsun.
