8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde dokuma işçilerinin daha iyi çalışma koşulları talep ederek başladığı grevde olayların büyümesi ve kontrolden çıkması sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden 120 kadın işçinin anısına 1921’den bu yana her yılın 8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü Olarak kutlanıyor. Bir yıl içerisindeki 365 gün içerisinde cinsiyet eşitsizliği konusunda bir yol kat edemeyen insanlık, her 8 Mart’ta özveri, centilmenlik ve fedakârlık yarışına giriyor. Geride bıraktığımız günlerde 97. kez tüm dünyada ‘kadınların günü’ kutlandı.
Özel günlere yüklenen anlamın faydalı olduğuna inansam da toplumun ilgili özel günde anılan kesiminin yılın kalan kısmında göz ardı edilmesini de bir o kadar samimiyetsiz buluyorum. Bir yıl boyunca bir kadına saygı göstermekten, ufacık hareketler ile bile bu saygıyı belli etmekten kaçınan bireylerin, şirketlerin 8 Mart gününde sosyal mesaj verebilmek için birbirleriyle yarışması gibi. Bize düşen, sorunları etkin bir şekilde analiz edip çözümüne eğilmek. Detaylıca…
Ancak, ne yazık ki, hem Kutsal Kitap’ımızda emrolunduğu gibi insan öldürmenin bütün insanlığı öldürmekle eş kılındığı hem de Peygamber Efendimizin hadisinde zikrettiği gibi kadınların Allah’ın insanlığa olan bir emaneti olduğunu bilsek de bu topraklar üzerinde kadın cinayetlerinin önüne bir türlü geçemiyoruz. Türlü zorluklarla mücadele ettiğimiz 2016 yılı bu anlamda da pek parlak bir yıl olarak geride kalmadı. Ulaşılan verilere göre 2016 yılında 367 kadın bir cinayete kurban giderek bu hayata veda etti. Her gün neredeyse bir kadın… Ne kadar üzücü, bu cümleyi kaleme almak bile. Sizin aracılığınız ile buradan hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) de ülkemizde bir önceki senenin kadın istatistiklerini kamuoyuyla paylaşarak kadının ülkemizdeki yerinin resmini çizmemizde bize yardımcı oldu. Bir hayli ayrıntılı verilerin yer aldığı bülten TÜİK’in resmi websitesinde mevcut. Biz bu satırlarda belli başlı konulara değinip kadının fendinin erkeği yenip yenemediğini incelemeye çalışacağız.
Her 100 kadından 9’u okuma yazma bilmiyor, sadece 28’i istihdam ediliyor
İstatistiklerde ilk olarak göze çarpan üzücü bir sonuç, ülkemizde 2015 yılı itibarıyla her 100 kadından 9’u okuma yazma bilmezken kadınların iş hayatındaki varlıkları da hala arzu edilebilir düzeye ulaşmış değil. 2015 yılı sonu itibarıyla ülkemizde işgücüne dâhil olan her 100 kadından yalnızca 28’i bir işte istihdam ediliyor. Beklendiği gibi, kadınlar arasında eğitim düzeyi arttıkça hem işgücüne katılım oranı hem de istihdam oranı artış gösteriyor. Lise altı eğitim düzeyine sahip kadınlarda işgücüne katılım oranı %27 iken bu oran yükseköğretim düzeyinde eğitime sahip kadınlarda %72’ye kadar yükseliyor.
Bir kadın ortalama olarak bir erkekten 1,26 kat daha az kazanıyor
Cinsiyetler arası gelir eşitsizliği sadece ülkemizin değil neredeyse tüm dünyanın bir sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde 2015 yılı sonu itibarıyla bir erkek yılda ortalama 22.673 TL kazanırken ortalama bir kadın ise aynı sürede 17.956 TL kazanıyor. Diğer bir deyişle, eşit standartlara sahip bir erkek ile bir kadın arasındaki ücret farkı 1,26 kat. Ne yazık ki, bu sorun tüm dünyada var olan bir sorun. Yine 2015 yılı sonu itibarıyla ABD’de de bu oran yine 1,26 olarak karşımıza çıkıyor. OECD ülkeleri arasında kadın ile erkek arasındaki gelir eşitsizliği konusunda en başarılı ülke Yeni Zelanda olurken en başarısız ülke ise Güney Kore.
Her 4 kadından 1’i evde yalnızken kendini güvende hissetmiyor, her 100 kadından 36’sı kendini mutlu hissetmiyor
TÜİK’in araştırmasında 2016 yılı sonu itibarıyla bireylerin evde yalnızken kendilerini güvende hissetme oranları da yer alıyor. Ülke genelinde her 100 bireyin 81’i evde yalnızken kendisini güvende hissediyor. Kadınlarda ise oran biraz düşük. Her 4 kadından 1’i evde yalnızken kendini güvende hissetmediğini ifade ediyor. Mutlulukta ise kadınlar erkeklere göre daha olumlu bir tablo çiziyor. Ülkemizde kendini mutlu olarak nitelendiren erkeklerin oranı %58 olurken bu oran kadınlarda ise %64 düzeyinde gerçekleşiyor.
Takvimler 2017 yılını gösterdi, hatta iki ayını geride bıraktık bile. İçinde yaşadığımız dünyada Kadınlar Günü’nün varlığından bile habersiz birçok kadın nefes alıp veriyor. İnsanlık ne zamanki değil bir cinsin diğerinden, bir tek bireyin bile bir diğerinden farksız olduğunun bilincine varırsa işte o zaman dünya daha yaşanılır bir yer olacak. O zamana kadar yolumuz bir hayli uzun ve meşakkatli. İşte o uzun ve meşakkatli yolda kadının fendi erkeği bir türlü yenemiyor.
“Togo’da evladını sokaktaki leğende yıkamaya çalışan kadının da, Çin’de günde 12 saat çalışıp da aylık 60 dolar alan kadının da, Haiti’de ortalıkta kol gezen hastalıklar yüzünden ölmek üzere olan kadının da, ülkemizde şiddet görüp taciz edilen kadının da Kadınlar Günü kutlu olsun.”
Tüm değerli okuyucularımıza güzel bir hafta diliyorum.
Bu yazı 10 Mart 2017 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.