Büyüklerimiz eskiden sözlerine şöyle başlarlardı: “Dünya değişiyor, eski dünya değil.” Gerçekten de öyle, içinde yaşadığımız dünya büyüdükçe değişiyor ve biz de bu değişimi takip etmekte kimi zaman zorlanır duruma geliyoruz. 21. yüzyılın ortalarında “tek bir Avrupa” hayaliyle yola başlayan Avrupa Birliği hayalinin de, 1990ların başında büyük bir şevk ile başlayan ticaretin serbestleştirilmesi hedefinin de, küreselleşmenin etkisiyle sınırların ortadan kalkacağı ütopyasının da bugün hangi noktaya geldiğine hep beraber şahit oluyoruz.
Bundan beş ay önce yine bu satırlardan sizlerle paylaştığım bir yazıda Avrupa Birliği’nin bir ütopya olup olmadığını tartışmıştık beraber. Avrupa’nın özgürlüklerin ve barışın giderek güçlendiği ve Avrupalı devletlerin her anlamda bir birlik içerisinde konumlandığı bir oluşumdan giderek uzaklaşan Avrupa Birliği bugün kendi üyelerinin dahi üyelik kriterlerini gerçekleştirmekte zorlandığı bir noktaya ulaşmış gibi görünüyor. Gelin bu söylediğimi hepimizin değerlendirebileceği iki temel istatistik ile anlatmaya çalışayım.
Geçtiğimiz günlerde Hazine Müsteşarlığımız merkezi yönetim borç istatistikleri ile AB tanımlı genel yöneyim borç stoku istatistiklerini kamuoyuyla paylaştı. Bu tek seferde telaffuzu bile zor iki istatistik aslında bize belirli ayarlamalar ve düzeltmeler sonrasında genel yönetimi oluşturan kurum ve kuruluşların iç ve dış borç stoklarının toplamını veriyor. Diğer bir deyişle yorganımıza göre ayağımızı uzatıp uzatamadığımızın bir göstergesi. Buna ek olarak, bu veriler de Avrupa Birliği bünyesinde ekonomik ve parasal birliğe geçişin ön koşulu olan “Maastricht Kriterleri” çerçevesinde hesaplanmakta olduğundan ülkelerin karşılaştırılabilirliği açısından önemli olarak değerlendiriliyor.
Hesaplanan toplam borç stokunun toplam gelire oranı bazında değerlendirildiği bu istatistikte 2002 yılından bu yana kademeli olarak düşüş görüyoruz. 2002 yılını %72,1 seviyesinde sona erdiren AB tanımlı borç stoku/GSYH oranı 2017 yılının başı itibarıyla %28,9 seviyesine gerilemiş durumda. Asıl hikâye ise şimdi başlıyor. Avrupa Birliği’ne üyelik için bu oranın %60’ı geçmemesi gerekirken birliğe üye ülkelerde 2016 yılı sonu itibarıyla söz konusu oran %83,5 seviyesinde gerçekleşmiş durumda. Birliğe üye ülkeler bu dersten sınıfta öyle kalmış durumda ki, bu oran Yunanistan’da %179’a kadar çıkarken İtalya’da %132,6, Portekiz’de %130,4 seviyesinde. Bu alanda Türkiye’den daha iyi durumda olan yalnızca iki Avrupa Birliği ülkesi var; biri Lüksemburg, diğeri ise Estonya.
Şekil 1: 2016 Yılı Sonu İtibarıyla Avrupa Birliği’ne Üye Ülkelerde AB Tanımlı Devlet Borçlarının GSYH’ye Oranı

*Not: Türkiye verisi 2017 yılı birinci çeyreği itibarıyladır.
Bu hafta bu satırlarda değerlendireceğimiz ve karşılaştırma yapacağımız ikinci istatistik ise merkezi yönetim bütçe dengesinin milli gelire oranı. 2016 yılı sonunda 29,3 milyar TL açık veren merkezi yönetim bütçemizde bütçe açığının gelire oranı ise %1,16 düzeyinde gerçekleşmişti. Avrupa Birliği’ne üyelik şartlarını şekillendiren Maastricht Kriterlerine göre bütçe açığının milli gelire oranının %3’ü geçmemesi gerekiyor. Avrupa Birliği ülkeleri borç stokuna nazaran bütçe açığı konusunda derslerine daha iyi çalışmış gibi görünüyor. 28 üyeli Avrupa Birliği’nin toplam bütçe açığının gelire oranı 2016 yılı sonu itibarıyla %1,7 olarak gerçekleşmiş. Üye ülkelerde ise –sayıca az olsalar da- yine tembel öğrenciler var tabi ki: İspanya’da bu oran %4,5 iken Fransa’da %3,4, Romanya ve Birleşik Krallık’ta ise %3 seviyesinde.
Şekil 2: 2016 Yılı Sonu İtibarıyla Avrupa Birliği’ne Üye Ülkelerde Bütçe Açıklarının GSYH’ye Oranı

Bu haftaki buluşmamızı da her zaman iyi ilişkiler kurmaya çalıştığımız Batı’nın bazı alanlarda iğneyi bize batırırken çuvaldızı da kendisine batırması gerektiği ile sonlandıralım. Dün akşam Ankara’da yerel haberciliğin en güçlü isimlerinden birisi olan Haber Ankara’nın dördüncü yaşını, bu büyük aile ile beraber ve sevgili kardeşim, bu satırların sizlerle buluşmasına vesile olan Volkan Memduh Gültekin ve değerli eşinin nazik ev sahipliğinde kutlama şansına eriştik. Harika bir organizasyon ve kulakları doyuran Resul Dindar konseri ile Haber Ankara ailesi olarak siz değerli okuyucularımızın desteği ile yeni yaşımıza merhaba dedik. Bir kez de bu satırlardan Volkan Memduh Gültekin’e kucak dolusu teşekkürler.

Ve tabi ki unutmadık… Yarın 15 Temmuz Demokrasi ve Özgürlükleri Anma Günü. Ülkemizin en karanlık gecelerinden birisi olan o gecedeki 250 kahraman başta olmak üzere bu vatan parçalanmasın diye gözünü kırpmadan canını veren tüm şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyoruz; tüm gazilerimize ise sağlıklı ve huzurlu bir hayat ve acil şifalar diliyoruz.
Güneşli günler bizi beklesin, güzel bir hafta olsun.
Bu yazı 14 Temmuz 2017 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.