Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump, ulusal güvenlik kaygılarıyla ilişkilendirerek ithal çelik ve alüminyuma yönelik gümrük tarifelerini imzalamış ve bu ürünlerde ek gümrük vergisini yürürlüğe sokmuştu. Bu gelişme, bir süredir dünyanın dört bir yanındaki siyasi gelişmelerle beraber artan ticarette korumacılık eğiliminin artık bir ticaret savaşına dönüşmesi olarak yorumlanabilir.
ABD Başkanı’nın attığı bu adım, diğer ülkeler tarafından yapılacak misillemelerle devam ettirildiği takdirde orta ve uzun dönemli değerlendirmelerde küresel büyümede lokomotif rolü üstelenen küresel ticaretin bir hayli darbe alacağı gerçeğini de beraberinde getiriyor. Başta Avrupa Birliği ve üye ülkeler olmak üzere Çin, Kanada, Meksika gibi ülkeler ABD’yi, koyduğu ek gümrük vergilerine misillemeyle tehdit ederken araştırmalar gösteriyor ki bu tehditlerin henüz gerçeğe dönüşmemesinin en büyük sebeplerinden birisi, Trump’ın Kanada ve Meksika’ya NAFTA müzakereleri dolayısıyla muafiyet tanımasının yanı sıra diğer ülkelere de açık kapı bırakması oldu. Ufukta bir savaş gözükse de ülkeler bu savaşın başta kendi ekonomileri olmak üzere küresel büyümeye de ne kadar zarar vereceğinin farkındalar.
Son yıllarda özellikle milliyetçi akımların yükselmesi dış ticaret politikalarında da kendisini daha korumacı bir yapı olarak göstermektedir. Geçmiş dönemlerde sağ ile sol fikirlerin çatışmalarına sahne olan küresel politika bugün çoğunlukla sağ ile aşırı sağ akımların karşı karşıya gelmesine sahne olmaktadır. Emniyet, güvenlik, politik nedenler, ekonomik çıkarlar vb. birçok neden dolayısıyla ülkelerdeki korumacı politika eğilimleri artış göstermektedir.
Şekil 1: Ticaret Engelleri Yükselişte: Ticarete Konu Toplam Ürün Başına Düşen Ticaret Engelleri (Kaynak: Küresel Ticaretin Kolaylaştırılması Raporu 2016)
Birçok akademik çalışma küresel ticaretin küresel büyümenin lokomotifi olduğunu, küresel ticaretin artış dönemlerinde küresel büyümenin görünümü de olumluya dönüşüyor. Son 10 yıllık dönemde küresel ticaret hacmindeki değer bazında artış ile küresel büyüme arasında %81’lik korelasyon mevcut. Ülkemiz için 1980’den bu yana ihracat ve büyüme arasındaki ilişkiye baktığımızda ise doğrusal ilişki oranı %75’in üzerinde seyrediyor. Bu veriler aslında bize küresel ticaretteki olası savaşların en büyük etkisinin küresel büyüme üzerinde olacağını gösteriyor.
Şekil 2: 2007-2017 Döneminde Küresel Ticaretteki Artış ve Küresel Büyüme Oranları (Sol Eksen: Büyüme, Sağ Eksen: Ticaret; Kaynak: DTÖ ve IMF)
İlerleyen zamanlarda neler olacağını şu andan kestirmek zor; ancak ülkeler arasında ‘şimdilik’ ticaret dalaşması olarak nitelendirilebilen bu gelişmelerin ticaret savaşına dönüşmesi dünyadaki bütün ülkeleri olumsuz etkileyecek bir gelişme olarak karşımızda duruyor. Öyle ki, yapılan araştırmalarda ticaret savaşının dünya ekonomisine maliyetinin 2020 yılına kadar 470 milyar doları bulabileceği fikri zikrediliyor.
Güzel bir hafta olsun.
Bu yazı 16 Mart 2018 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.