Dünya Isındıkça Daha Hızlı Dönüyor

Geçtiğimiz aylarda ülkemizde havanın en kirli olduğu yerler ile ilgili haberde içinde bulunmaktan keyif aldığımız Ankaramızın kirli hava solunan yerlerin başında geldiğini öğrenmiştik. Yapılan değerlendirmelere göre ülkemizdeki 81 ilden yalnızca 6’sında temiz hava solunurken, aralarında İstanbul, Ankara, Adana gibi birçok büyükşehrin bulunduğu bölgelerimizde kirli hava solunuyor.

Nafer Ermiş’in bir sözü vardır: “Yavaş yavaş ölüyoruz” dedi kaplumbağa. “Haklısın” dedi kelebek “ne uzun bir gün.” diye. Her aldığımız nefeste yavaş yavaş ölmemize neden olan hava kirliliği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artık risk teşkil eden boyutlara ulaştı. Öyle ki, Ajans Press’in derlediği Türkiye’nin hava kirliliği raporuna göre ülkemizde sadece 6 ilin partikül madde ve kükürt dioksit açısından uygun standartlarda olduğu belirlenirken hava kirliliğinin özellikle büyük kentlerde insan sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturduğunun altı çizildi. Değerli okuyucularımızın da malumu; partikül maddelerin solunum enfeksiyonu ve kansere yol açtığı belirlenirken; hava kirliliği sebebiyle, erken bebek ölümleri, sakat doğumlar ve kitlesel ölümler yaşanıyor. Diğer bir deyişle bizi yavaş yavaş öldürüyor.

Dünyada her yıl 7 milyondan fazla insanın hava kirliliğinin ortaya çıkardığı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği bugün, hava kirliliğinin ölçümü için kullanılan PM10 parametresine göre ülkemizde havası en kirli illerimiz arasında Ankara maalesef ikinci sırada yer aldı. Listenin başında bulunan İstanbul’u takip eden Ankara’nın hemen ardından ise sırasıyla Adana, Amasya, Manisa ve Bursa geliyor. Ankara’da havası en kirli bölge ise trafiğin bir hayli yoğun olduğu, hastanelerin konumlandığı ve birçok iş merkezinin bir arada bulunduğu Sıhhiye bölgesi oldu.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre 1991-2015 yılları arasındaki 25 yıllık dönemde ülkemizin seragazı salınımı iki katına yükseldi. 1991 yılında toplamda 221 milyon ton seragazı salınımı yapan Türkiye, 2015 yılı sonu itibarıyla ise bu salınım miktarını 475,1 milyon tona yükseltti; -maalesef-.

Hiç şüphesiz, seragazı salınımı miktarının artması sadece ülkemizin değil tüm dünyanın ortak sorunu. Sanayi Devriminden sonra buharın üretimde daha yoğun olarak kullanılması, fabrikaların sayısının artması ve 1900lü yıllarla da endüstrinin giderek daha hızlı bir şekilde gelişmesi sonucunda dünyamız giderek daha sıcak bir yer olmaya başlıyor. Dünya Meteoroloji Örgütünün açıklamasına göre tarihteki en sıcak 18 yılın 17’si 2000li yıllarda yaşanırken ölçümlere göre geride bıraktığımız son 3 yıl kayıtların tutulmaya başlamasından bu yana yeryüzünün en sıcak yılları oldu. Küresel ısınma birçok sorunu beraberinde getiriyor şüphesiz.

Çok sevdiğim şairlerden birisi olan Birhan Keskin’in güzel bir dizesi vardır: “Dünya ısındıkça daha hızlı dönüyor”. Bilim insanlarına göre giderek daha sıcak bir yer haline gelen dünyamızın dönüş hızı da bu ısınmaya bağlı bir şekilde artıyor. Modeli üzerinden açıklama yapan bilim insanı Felix Landerer’e göre dünyanın kendi etrafındaki normal dönüş hızı 23 saat 56 dakika sürerken bu dönüş hızı küresel ısınmaya bağlı olarak 200 yıl içerisinde 0,12 mil daha hızlı olacak. Diğer bir deyişle günlerimiz biraz daha kısalacak.

Maalesef hiç yarın yokmuşçasına, çocuklarımız, torunlarımız bu dünyaya hiç misafir olmayacakmışçasına yaşıyoruz. Ünlü bir Kızıldereli atasözünü siz değerli okuyucularımız hatırlayacaktır: son balığı öldürdüğümüzde, son nehri kuruttuğumuzda, son ağacı kestiğimizde, havayı son kez solunamaz hale getirdiğimizde dünyaya ettiğimiz kötülüğü anlayacağız.

Güzel ve mutlu bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 21 Mart 2018 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.


dünya.jpg

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s