hokka.

Başımın üstünü usulca kapatan yaprakların arasından sızan gün ışığının, yaprakların ufak hareketleriyle beraber gözümün içine misafir olduğu bir gün. Rüzgar bir yerlerden o kadar narin esiyor ki, parmağımı ıslatıp da nereden estiğini kestirmeye çalıştığımda dahi doğru cevabı bulamıyorum bir türlü. Bir yerlerden güzel mi güzel çiçek kokularını getiriyor ama aynı rüzgar. Bir defterim var önümde sayın okuyucu, bir kalemim; bir de kağıda dökülecek düşüncelerimin mürekkep formunda öylece durduğu hokka…

Kalemimin sivri ucunu hokkadaki mürekkeple buluşturuyorum. Bir zehrin kana karışması gibi karışıyor hokkadaki mürekkep kalemdekine. Kalemimin ucundaki mürekkebe takılıyor gözüm. İşte… Kalemimin ucunda her şey. Geçen onca zaman, yazılmaya hazır satırlar, biriktirdiğim onca hikaye, üstü toz tutmuş hatıralarım, doyamadığım an’larım, dilimden düşmeyen anılarım, çok isteyip de yaşadıklarım, çok isteyip de henüz yaşayamadıklarım… Saklandıkları yerden yavaş yavaş, usul usul, damla damla sızma zamanı geldi işte şimdi. Kalemin ucundaki bir damla mürekkep onların sırasını devralıyor; kağıdıma düştüğü anda usulca yayılıyor.

Ucu bucağı olmayan hayallerin en güzeli hep yazarken kuruluyor sayın okuyucu. Kalemini eline alıp da gözünü kapatmayagörsün insan, zihninin ona oynadığı oyunlar adeta kelimeleri beraberinde getiriyor. Kelimeler sayın okuyucu, bazı anlamlara gelmiyor. Birbirinin ucuna eklenen sigaralar gibi peşi sıra gelen kelimelerin arka bahçesi masalların ve hikayelerin sarmaşıklarıyla dolu. Kızgın, kırgın, kırık… Sırtlarında taşıdıkları yaşanmışlıkları işitmeye çabalıyorum, içimi dindirebilmek için. Kelimeler sayın okuyucu, çok anlama geliyor.

İnsan en çok kendine dürüst olurmuş ve en çok yazarken kendisi olurmuş ya hani; şu hayattan bir kaçış anı gibi hissediyorum yazmayı. Uyurken, uyuklarken, uyumak için yatakta dönüp dururken, dururken, öylece dururken… Günün her bir anında sayısız kez zihnine konuk olan düşünceleri bir bir kağıda dökmek; içinde ortaya çıkardığın evreni gerçek kılmak gibidir yazmak. İçinde biriken bir dolu yükü kelimelere emanet etmek; kendini hiç olmadığın kadar güvende ve hiç olmadığın kadar hafif hissetmek.

Yazmak, parmaklarının arasında özenle tuttuğun kalemini hokkaya uzatırken aslında kalbini sonsuz bir maviliğe uzatmak demek sayın okuyucu.

Ucu gökyüzüne asılı bir düşü büyütmek…


hokka.jpg

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s