Dünya Bankası’nın istatistiklerine göre 21. yüzyılın başından bu yana yalnızca 2009 yılında yaşanan Küresel Ekonomik Kriz’in de etkisiyle %1,7 daralan dünya ekonomisi, 2018 yılıyla beraber 2019 yılını da bulutlu bir havada geçireceğe benziyor. Krizden toparlanma dönemi olan 2010 yılında %4,3 düzeyinde gerçekleşen büyüme oranı takip eden dönemde zayıflayarak %2,5-3 bandına sıkışmış; 2017 yılında ise %3,1 ile mütevazı bir seviyeye yükselmişti.
Dünya Bankası’nın öngörülerine göre dünya ekonomisi 2018 yılını %3 büyümeyle tamamlarken 2019 yılında ise bu büyüme oranı %2,9’a gerileyecek. Hatırlatmakta fayda var: Banka Ocak ayında yaptığı bu öngörülerini, 2018 yılının Haziran ayındaki öngörülerine kıyasla 0,1 puan aşağı revize etmiş durumda.
Dünya Bankası, Ocak ayında yayınladığı yıllık ekonomik görünüm raporunda, dünya küresel ekonomilerde giderek yükselen riskler için, bizim bu haftaki buluşmamıza da başlığını veren “kara bulutlar” tanımlamasıyla uyarıda bulundu. Başta ABD ile Çin arasında şu sıralar birazcık ateş düşse de yaşanan ticaret savaşları, Avrupa ekonomilerinde konuşulan durgunluk halleri, içinden çıkılamaz bir hale gelen Brexit sorunu, gelişmekte olan ekonomilerin eski günlerini bir miktar aramaya başlaması gibi etmenler, küresel ekonomiler için 2019 yılında kara bulutların esas gündemi oluşturacağına işaret ediyor. Öyle ki, her ne kadar aşağı yönlü revizyona gitmiş olsa da bazı ekonomistler Dünya Bankası’nın öngörülerinin halen fazlaca iyimser olduğu görüşünü taşıyor.
Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de, Başkan Trump’ın yapmış olduğu vergi düzenlemelerinin etkisini kaybetmesi ve küresel talebin de yavaşlama eğilimine girmesi, ABD ekonomisinin de yavaşlamasına sebep oluyor. Dünya Bankası’nın öngörülerine göre ABD ekonomisi 2021 yılında şu anki %2,9’luk büyümesinin neredeyse yarısına kadar güç kaybedecek ve %1,6 düzeyinde büyüyecek.
Gelişmekte olan ekonomilerin bayrak taşıyıcısı Çin’deki zayıflama da hem Asya ekonomileri hem de küresel ekonomiler üzerinde önemli bir kaygı unsuru oluşturuyor. Geçmiş döneme baktığımızda, Çin’in atılıma geçtiği 1980’li yılların başından bugüne kadar ortalama olarak %10’luk bir büyüme patikasında hareket ettiği ancak yakın dönemle birlikte %6’ya yakınsayan büyüme oranının bu ortalamaya göre düşük kaldığını görüyoruz. Bununla birlikte, ABD ile devam eden ticaret savaşlarının üçüncü ülkeler kadar Çin ekonomisine de zarar verdiği artık hepimizin malumu.
Dünya Bankası’nın Haziran ayında yayınladığı öngörülere göre önemli derecede aşağı yönlü revizyona gittiği ülkelerden birisi de Türkiye. Haziran ayında Türkiye’nin büyüme oranının 2018 yılı sonu itibarıyla %4,5 seviyesinde olmasını bekleyen Dünya Bankası bu beklentisini 1 puan aşağı düşürürken 2019 yılındaki revizyonunu ise -2,4 puan olarak gerçekleştirdi ve daha önce %4 olarak belirlediği ülkemizin 2019 yılı büyüme oranı öngörüsünü %1,6’ya düşürdü.
Ocak ayı sonunda ülkemizde mali disiplinden taviz verilmeyeceğinin ve finansal istikrarı korumak için politikaların kararlılıkla uygulanacağının altını çizen Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak’ın da dikkat çektiği husus, 2019 yılı içerisinde yaşanabilecek bir küresel duygunluk ve dış konjonktürel zorluklar olmuştu.
Bakalım içinde bulunduğumuz yıl küresel ekonomiler açısından nasıl bir yıl olacak. Bu satırlardan sık sık değerlendiriyor olacağız.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 13 Şubat 2019 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.