The Economist Dergisi’nin her yıl yaptığı “Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri” Araştırmasına ilişkin 2019 yılı raporu geçtiğimiz günlerde açıklandı. Dünyanın en yaşanabilir şehirleri sıralamasında 2011 yılında zirveyi ele geçiren Melbourne bu konumunu 2018 yılında Viyana’ya kaybederken 2019 yılında da bu durum değişmedi.
Dünya genelinde 140 şehrin konu olduğu araştırmada Viyana ve Melbourne’ün ardından üçüncü sırayı ise Sydney aldı.
İngiliz The Economist Dergisi’nin analiz ve araştırma birimi olan “Economist Intelligence Unit” tarafından hazırlanan rapor dünya genelindeki 140 şehri, altyapı, hava kalitesi, kültür, eğitim ve sağlık imkanları ile ekonomik ve siyasi istikrar kriterlerini ele alarak inceliyor ve her yıl ‘yaşanabilirlik’ kıstasına göre bu 140 şehri sıralıyor. Aşağıdaki tabloda, 2019 yılı raporuna göre dünya genelinde en yaşanabilir ilk 10 şehir ve araştırma kapsamında ele alınan kriterlerden aldığı puanlar yer alıyor.
TABLO: 2019 Yılında Dünyanın En Yaşanabilir İlk 10 Şehri (Kaynak: EIU)
Dünyanın en yaşanabilir şehirlerinin yer aldığı listenin son 10 sırasında ise Afrika kıtası ülkeleri dikkat çekiyor. Şam, Suriye’de uzun süredir devam eden iç savaşın şehrin hayati fonksiyonlarını da yerle bir etmesi sebebiyle 140 şehir arasında son sırada yer alırken Lagos, Dhaka, Trablus ve Karaçi de listenin sonunda yer alan şehirler olarak karşımıza çıkıyor.
Son beş senede en fazla gelişim gösteren şehirler arasında Moskova, Belgrad ve Kiev yer alıyor. 2018 yıla kıyasla ise Paris’te yaşanan sokak eylemlerinin etkisiyle Paris, dünyanın en yaşanabilir şehirleri sıralamasında geçen yıla oranla 6 basamak gerileyerek 25. sıraya düşerken Londra da suç oranları, terör tehdidi ve altyapı yetersizliği gibi gerekçelerle kendisine ancak 48. sırada yer bulabildi.
Raporda dikkat çeken diğer hususlara göz attığımızda ise Viyana haricinde ilk on sıraya girebilen herhangi bir Avrupa kenti olmaması ve hem Avustralya’nın hem de Kanada’nın üçer şehirle yaşanabilirlik kıstası ele alındığında en başarılı ülkelerin başında geldiği karşımıza çıkıyor.
İçinde yaşadığımız dünyanın kaynaklarını yarınımızı ve gelecek nesilleri dikkate almadan umarsız bir şekilde tükettiğimiz ve bu sonu gelmez tüketimin olumsuz sonuçlarının artık dünyanın her yerinde kendisini gösterdiği artık yadsınamaz bir gerçek. Geri dönmenin neredeyse imkânsız olduğu noktalarda gezinirken artık uluslararası bir iş birliği içerisinde sürdürülebilir bir kalkınmanın yolunu şehirlerden açmamız gerekiyor.
Güzel bir hafta olsun.
Bu yazı 20 Eylül 2019 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.