2018 yılının yarısıyla birlikte 2019 yılının tamamına damgasını vuran ticaret savaşları, sadece bu savaşın iki tarafı olan ABD ile Çin’i değil küresel ekonomilerin neredeyse tamamını yakından ve olumsuz etkiledi.
Küresel ekonomik aktivitenin en önemli itici gücü olan küresel ticaret hacmindeki yavaşlama 2009 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan Ekonomik Kriz’den bu yana en derin seviyesine ulaşırken şüphesiz ticaretteki olumsuz görünüm ekonomik büyüme oranlarını da aşağıya çekti.
2020 yılının hemen başında Dünya Bankasının kamuoyuna açıkladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda daha önce %2,6 olarak belirlediği 2019 yılı küresel büyüme beklentisini %2,4’e çekerken 2020 için de yine aşağı yönlü bir revizyona gitti. Dünya Bankası raporunda, 2020 yılı için daha önce %2,7 olarak öngördüğü küresel ekonomik büyüme oranının %2,5 düzeyinde gerçekleşeceğinin beklendiğini ifade etti.
Dünya Bankası raporunda ilerleyen dönemde küresel yatırımların ve ticaretin kademeli şekilde iyileşmesinin beklendiği, buna rağmen küresel ekonomik görünümde halen bazı aşağı yönlü baskıların olduğu ifade edildi. Rapora göre ayrıca, büyümenin küresel boyutta yavaşlaması, ticaret savaşlarını artması, ticaret politikalarındaki belirsizliklerin yükselmesi, büyük ekonomilerde beklenenin üzerinde ekonomik bozulmanın yaşanması, gelişen piyasalarda ekonomik gerilimler görülmesi gibi ihtimallerin gelecek dönemde dikkate alınması gereken riskler arasında olduğu belirtildi.
Dünyada bunlar olurken dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin ise yaklaşık 30 yılın en yavaş büyüme patikasına oturmuşa benziyor. Bu sabah açıklanan verilere göre, 2019 yılının dördüncü çeyreğinde beklentilere paralel olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre %6 büyüyen Çin ekonomisi 2019 yılının tamamında ise %6,1 ile 1990 yılından bu yana en düşük büyümesini gerçekleştirdi.
Her ne kadar Çin ekonomi yönetimi 2019 yılı için büyüme beklentilerinin %6 ila %6,5 arasında olduğunu ifade etse de son günlerde büyümenin %6’nın üzerinde beklendiği ifade ediliyordu. Ancak, bu haftaki buluşmamızın başında da bahsettiğim gibi küresel ticareti ve dolayısıyla küresel ekonomik aktiviteyi yakından etkileyen ticaret savaşları Çin ekonomisi için gerçekleşen bu büyüme oranlarının zaten bir süredir beklentiler dâhilinde olduğunu da beraberinde getiriyor.
Ticaret savaşları demişken; son günlerde atılan önemli adım ile ‘savaşların’ nabzının bir miktar düştüğünü de ekleyelim söze. Geçtiğimiz günlerde, ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkan Yardımcısı Liu He, Beyaz Saray’da düzenlenen törenle ABD-Çin birinci faz ticaret anlaşmasına imza attı. Birinci faz anlaşması ABD tarafının Çin aleyhine uygulamaya sokmayı düşündüğü ilave gümrük vergilerini geri çekmesini, Çin tarafının sie ABD’den tarım ürünleri alımı taahhüdünü içeriyor. Taraflar anlaşmanın imza töreninde iki ülkenin de politik ve ekonomik modellerindeki farklılığa rağmen kazançlı çıkacakları bir sonuca erişmek için bu anlaşmanın imzalandığını ifade etti. Ticaret anlaşmasının ikinci fazında ise teknoloji ile siber güvenlik konularının ele alınacağı ifade ediliyor.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki bu müzakere ve anlaşma ortamı, dünyanın kalan kısmını da olumlu etkiledi. Başında birçok belirsizlikler ve soru işaretleriyle başladığımız 2020 yılında ticaret müzakereleri de bu köşeden çokça değerlendireceğimiz hususlardan biri olacağa benziyor.
Güzel bir hafta olsun.
Bu yazı 17 Ocak 2020 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.