Olağanüstünün Olağanlaşması

Sıra dışı zamanlardan geçiyoruz. Yolumuzu bulabilmek, öngörü geliştirebilmek için geçmişteki olağanüstü durumlara, finansal krizlere benzetmeye çalışıyoruz içinde bulunduğumuz durumu lakin bu da pek yardımcı olmuyor bize.

Çin’de ortaya çıkan ve ardından küresel bir salgına dönüşen Kovid-19, yeni bir hikâye yazıyor adeta. Birkaç haftadır bu köşedeki buluşmalarımızda yeni tip koronavirüs hastalığının yol açabileceği toplumsal ve ekonomik olumsuzluklardan bahsediyoruz. Dünyayı etkisi altına alan bu salgın artık ülkemizde de görüldü. Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın bu yazının kaleme alındığı sıralarda yaptığı açıklamaya göre ülkemizde görülen vaka sayısı 47’ye yükselmiş durumda. Ülkemizde henüz bir can kaybının olmaması şimdilik sevindirici bir husus. Bilim Kurulu’nun aldığı etkili önlemlerin de vaka sayısının artışının önüne geçeceğine yönelik ümidimiz yüksek.

2018 ve 2019 yıllarını uluslararası ticaretteki korumacılık politikalarının iyiden iyiye yükselmesiyle birlikte ekonomik aktivitedeki yavaşlama emareleriyle geçiren dünya ekonomisi 2020 yılını ise daha önce eşi benzerine pek de rastlanmayan bir gelişmeyle karşıladı. İlk ortaya çıktığında bu denli sonuçları doğuracağına ihtimal vermeyen koronavirüs, giderek hem toplum sağlığını tehdit eden bir pandemiye dönüştü hem de küresel ekonomileri sonu gelmez ve rasyonel sebeplerle açıklanamaz boyuttaki bir panik havasına sürükledi. Ekonomiyle ve finansla ilgilenen siz değerli okuyucularımız da fark edecektir ,gerek ülkelerin endeksleri gerek para birimleri gerekse de emtia fiyatları olağan zamanlarda çok da alışkın olmadığımız değişim oranlarıyla karşımıza çıkıyor. Piyasalar bir gün gelen haberlerle çift haneli oranlarda gerilerken hemen ertesi gün yine çok da rasyonel olmayan davranışlarla birlikte yine çift haneli oranlarda yukarı tırmanabiliyor. Yatırım araçlarının yönünün ne olacağını kestirebilmek ve bilebilmek şu dönemlerde çok ama çok zor. Bilinen bir şey var ki, bu dönemlerde sakin kalıp beklemek, halihazırda alınan pozisyonu muhafaza etmek en anlamlı seçim.

Koronavirüsün ekonomiye etkileri öncelikle bir arz şoku olarak kendini gösterdi. Üretimin ve küresel tedarik zincirinin merkezi konumundaki Çin’de ortaya çıkan virüs, uluslararası firmaların ve yerel şirketlerin üretim tesislerini neredeyse durma noktasına getirdi. Bu durumu, Çin’in imalat sanayiine ilişkin verilerden de rahatlıkla görebilmemiz mümkün. Çin imalat sanayii öncü göstergelerinden PMI değeri 35’e kadar gerileyerek tarihi düşük seviyesine düşerken Çin’in yılın ilk iki ayındaki sanayi üretimini de ‘düştü’ kelimesiyle tanımlamak yetersiz kalabilir. Çin’in Ocak-Şubat dönemindeki sanayi üretimi adeta çakıldı ve geçen yılın aynı dönemine göre %13,5 geriledi.

Öncelikle bir arz şoku olarak sahneye çıkan virüs endişesi büyük şehirlerin karantinaya alınması, insanların evden çıkamaması ve virüsün merkezinin Avrupa’ya kalması sebebiyle bu sefer de bir talep şokuna dönüştü. Ülkelerin büyümesine önemli bir yere sahip iç talebin ve hizmetler sektörünün de üretim ile beraber neredeyse durma noktasına gelmesi, geçtiğimiz dönemlerden zaten durgunluk endişelerini miras getiren dünya ekonomisi için artık resesyon (iki çeyrek üst üste küçülme) ihtimalinin çok da olağanüstü bir ihtimal olmamasını beraberinde getiriyor. Son on gündür merkez bankaları piyasalara likidite sağlayabilmek için birbirleriyle yarışıyor, tabiri caizse nakit para adeta ‘helikopter’ ile bırakılıyor. Ancak söz konusu likiditenin reel sektöre geçişkenliğinin sağlanamaması durumu ve ülkelerin virüsün yayılmasını engellemek için aldığı önlemlerin tüketimi ve hizmetler sektörünü daha da olumsuz etkileyecek olması, atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmemesine sebep oluyor.

Şimdi dört gözle hükümetlerin bu geçici olacağını umduğumuz dönemde üreticilerin ve tüketicilerin yanında olduğunu gösteren yaratıcı ve etkin maliye politikası adımlarını duyurmalarını ve ivedilikle hayata geçirmelerini bekliyoruz.

Olağanüstü zamanlardan geçiyoruz. Devlet kurumlarının yapmış olduğu resmî duyuruları dikkate alarak ve mümkün olduğunca evde kalarak bu süreci hep beraber atlatacağız.

Güzel ve daha da önemlisi sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 18 Mart 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.


a1

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s