Yeni yıl ile beraber kendimizi içinde bulduğumuz bu süreç gerçekten de daha önce yaşanmamış olanları, yaşamaya ömrümüz elvermese bile okumamış olanları birbiri ardında sahneye sunmaya kararlı. Düşündüğümüzde ‘sadece filmlerde olur’ dediğimiz türden gelişmeler artık günlük rutinlerimizin arasına girdi.
On binlerce insanın bir arada olduğu turistik meydanlar bomboş. Belirli sürelerle gelen sokağa çıkma kısıtlamalarıyla birlikte her gün binlerce aracı misafir eden geniş yollar artık ıssız. Salgının hayatı nasıl etkilediği ortada; etkilerin bir de finansal piyasalarda nasıl şekillendiğine gelin bir göz atalım.
20 Nisan’ı 21 Nisan’a bağlayan gece; sadece çalışmalarını ekonomi alanında yoğunlaştıranların değil, bu gelişmelere ilgi duyan her kesimden insanın daha önce benzerine rastlamadığı bir gelişmeye ev sahipliği yaptı. Mayıs vadeli sözleşmelerle el değişten ABD ham petrolünün varil fiyatı düştü, düştü, düştü; ta ki -40 dolar seviyesine kadar. Evet yanlış okumadınız ya da bu haftaki buluşmamızda herhangi bir yazım yanlışı yok; -40 dolar. Öyle ki, bahsini geçirdiğim gece siz bir varil ABD ham petrolü almak istemeseniz bile satıcı 40 dolar üzerine vererek sizin bu varili satın almanıza karar vermenizi sağlamak istiyordu. Ya da ham petrolün konduğu varilin ederinin petrolün kendisinden daha fazla değere sahip olduğu bir an düşünün…
Peki bütün bu olanlar ne anlama geliyor? Hepimizin yakından takip ettiği gibi, önce üretim tarafında keskin bir şok olarak başlayan koronavirüs salgını daha sonrasında salgının kontrol altına alma yöntemlerinden en önemlisi olan sosyal mesafe uygulamasıyla birlikte bir talep şokuna dönüştü. Sokaklardan motorlu araçlar çekildiğinde, sanayi tesisleri üretimlerini durdurduğunda keskin bir şekilde azalan talebe karşın petrol üreticileri ‘inatçı’ bir tavır takınarak petrol arzında kısıntıya gitmeyince artık petrolü depolayacak yerler bile kapasitelerinin tamamını kullandı. Üstüne bir de vadesinin sonuna gelen sözleşmelerde yatırımcıların fiziki petrolü teslim almak istememesi ve sözleşmelerine satış emirleri girmesiyle birlikte petrol fiyatları tarihin en keskin düşüşlerini gösterdi.
Petrol sözleşmelerindeki bu panik satışlar sadece Mayıs ayında vadesi dolacak olan sözleşmelerde değil önümüzdeki döneme ilişkin sözleşmelerde de kendisini göstermeye başladı. Öyle ki, bu satırların kaleme alındığı sırada Haziran vadeli ABD ham petrolü sözleşmeleri de %42 düşerek 12 doların altına geriledi. Ülkemizin ithal ettiği Brent petrolün varil fiyatı ise 20 doların altına gevşeyerek 2002’den bu yana gördüğü en düşük seviyesine geriledi.
Dünyanın dört bir tarafında merkez bankaları piyasaları nakit paraya boğuyor, hükümetler teşvik paketleriyle salgının etkilerinin en aza indirilmesini amaçlıyor ama kısa dönemde şahit olduğumuz gelişmeler, IMF Başkanı’nın da dediği gibi ‘daha önce eşine benzerine rastlamadığımız bir kriz’ ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Faizlerin bu denli düşük seyrettiği bir dönemde başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki gerilemeler üretici devletlerin bütçe sorunlarıyla baş başa kalma riskini beraberinde getirirken ilerleyen dönemde ekonomik aktivitenin lokomotifi rolündeki uluslararası ticaretin de bu dönemden bir hayli olumsuz etkilenmesi riskini doğuruyor. Gerçekten her yeni gün daha önce benzerine rastlamadığımız gelişmelerle beraber geliyor.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 22 Nisan 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.