2018 yılının ikinci yarısıyla birlikte 2019 yılının tamamını, dünyanın uluslararası ticaretteki en büyük iki aktörü olan ABD ile Çin arasında, önce ticaret dalaşmalarıyla başlayan ama hemen ardından giderek daha da agresif bir hale gelerek ticaret savaşlarına dönüşen korumacılık politikalarının gölgesinde geçirmişti küresel ticaret.
2019 yılının son haftalarında tarafların birbirleriyle müzakere masasına oturması ve savaşı tamamen bitirmeseler de en azından birinci faz anlaşması üzerinde mutabık kalmaları, uzun dönemlerdir ekonomik büyümenin lokomotifi rolündeki küresel ticaret performansının bir miktar rahatlamasını beklememizi sağlamıştı. Ama her alanda olduğu gibi uluslararası ticarette de 2020 yılı – tabiri caizse – gümbür gümbür geldi.
Mahfi Eğilmez Hoca’nın geçen hafta kendi sayfasında paylaştığı yazısının giriş bölümünde ifade ettiği gibi kapitalizmin temel önermelerinden birisi ticaretin refahı artıracağıdır. Öyle ki, liberal iktisatın kurucusu kabul edilen Adam Smith de 1776 yılında yayınlanan “Ulusların Zenginliği” kitabında ülkelerin kapalı ekonomi durumuna göre daha karlı çıktıkları için ticaret yapma motivasyonuna sahip olduklarını ortaya koyar. Aradan geçen yaklaşık 250 yılda ülkelerin zenginliğinin sebepleri üzerine çok şey yazıldı, çizildi; birçok önerme ve teori ortaya kondu ama küresel ticaretin ekonomik aktivitenin öncelikli belirleyicilerinden biri olduğu gerçeği hiç değişmedi.
Bu haftaki buluşmamızın başında da bahsettiğim gibi, 2019 yılını zaten ticaret savaşlarının gölgesinde geçiren uluslararası ticaret, geride kalan son üç yıldaki en zayıf performansını gösterdi. Ülkelerin çeşitli saiklerle korumacı politikalar uygulamaya başlaması sebebiyle yavaşlayan küresel ticaret hacmi, beklendiği gibi ekonomik aktivitenin de bir o kadar yavaşlamasını beraberinde getirdi. Mahfi Hoca adı geçen çalışmasında 2000 yılından bu yana küresel ticaret hacmindeki artış ile küresel büyüme arasındaki korelasyonu %95 hesaplıyor. Diğer bir deyişle, küresel ticaretteki artış ile küresel büyüme aynı yönde ve neredeyse birebir hareket ediyor.
Ancak 2020 yılı – yukarıda da söylediğim gibi – her alanda olduğu gibi uluslararası ticarette de daha önce eşi benzerine rastlanmayan gelişmelerle beraber geldi. Halihazırda yaşamakta olduğumuz Kovid-19 hastalığının tüm dünyada hayatı neredeyse durma noktasına getirmesi, daha önce yaşadığımız (ya da kitaplardan öğrendiğimiz) krizlere pek benzemiyor. Öncelikle üretimin merkezi konumunda Çin’de çarkların durması, hemen ardından salgının Avrupa’ya sıçraması, Çin’in nihai ürün üretiminin yanında bir de tedarik zincirinin en önemli halkalarından birisi olma sebebiyle dünyanın kalan kısmında da üretimin durma noktasına gelmesi uluslararası ticarette de aynı büyüklükte olumsuz etkileri beraberinde getirdi.
Hani dedik ya; daha önce eşi benzerine çok da rastlamadığımız bir krizin içerisindeyiz. İşte krize ilişkin öngörüler de daha önce eşi benzerine rastlanmamı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Öyle ki, geçtiğimiz hafta içerisinde Dünya Ticaret Örgütünün yaptığı açıklamada küresel ticarette bu yıl beklenen düşüşün, 2008-2009 yıllarında yaşanan Küresel Finansal Kriz döneminden çok daha yüksek olacağı ve küresel mal ticaretinin 2020’de %13 ila %32 arasında bir oranda düşmesinin beklendiği ifade ediliyor. Küresel ticaretteki değişim oranıyla küresel büyüme arasındaki korelasyonun %95 olduğundan hareketle lokomotif rolündeki küresel ticaretteki bu yavaşlamanın sonucunda 2020 yılında küresel ekonomik aktivitenin ne denli olumsuz bir şekilde gerçekleşeceğinin öngörüsünü de siz değerli okuyucularımıza bırakayım.
Dünya Ticaret Örgütü zaten 2019 yılında da yavaşlayan küresel ticaret hacmindeki hareketin 2020 yılında iyiden iyiye olumsuz etkileneceğini ifade ederken söz konusu düşüşün özellikle elektronik ve otomotiv ürünleri olmak üzere karmaşık değer zincirlerine sahip sektörlerde daha çok hissedileceğini ve toparlanmanın salgının süresi ve hayata geçirilen politikaların etkilerine bağlı olduğunun altını çiziyor.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 15 Nisan 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.