Hepimizin malumu başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya olağanüstü bir dönemin içerisinden geçiriyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi bu köşedeki buluşmalarımızın gündemi de birkaç haftadır Kovid-19 salgını ve bu salgının getirdikleri, götürdükleri…
Hepimiz salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirler ışığında elimizden geldiğince evlerimizde kalmaya çalışıyoruz; bir yandan da hayatın ‘normale’ döneceği zamanı dört gözle bekliyoruz. Ancak kendimizle kaldığımız zamanlar bize gösteriyor ki belki de normal olarak tanımladığımız bu hayat biçimi yüzünden biz anormal olarak nitelendirdiğimiz dönemlerin içerisinden geçiyoruz. Ve sanıyorum ki hepimiz bu dönemin ardından gelecek zamanda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı noktasında hemfikiriz.
Salgınla mücadele kapsamında bireylerin evlerinin dışında vakit geçirebileceği neredeyse her yer kapalı olduğundan hepimiz evlerimizde vakit geçirmenin yollarını arıyor ve tüketimimizi de bu yönde şekillendirmeye başlıyor olduk. Başta biz iktisatçılar olmak üzere ucu insana dokunan her bir bilime gönül vermiş araştırmacı için – her ne kadar toplum sağlığını tehdit eden bir dönem olsa da – bu dönem bulunmaz bir nimet. Tüm dünyayı etkileyen bu denli büyük ölçekte ‘beklenmeyen bir şokun’ sebepleri ve sürecin kendisi kadar bu dönemin atlatıldığı andan itibaren başlayan yeni döneme ilişkin öngörüler de peşi sıra inceleme imkanı bulduğumuz çalışmaların temalarını oluşturuyor.
Benim de çalışmalarını özenle takip ettiğim Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfından (TEPAV) Araştırmacı Merve Dündar’ın hazırlamış olduğu değerlendirme notunda, Kovid-19 salgınının ve bu salgınla mücadele kapsamında alınan önlemlerin ülkemizde tüketim harcamalarına olan etkileri inceleniyor. Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden itibaren alınan önlemlerle birlikte Mart ayının ilk üç haftası kapsamında tüketim harcamalarının nasıl değişim gösterdiğinin incelendiği çalışmada önlemlerin sıklaştığı 20 Mart haftasında banka kartı ve kredi kartıyla yapılan alışveriş işlem adedi bir önceki haftaya kıyasla %14 azalırken bu işlemler kapsamında yapılan harcama tutarı ise %8 azaldı. Çalışmada bu azalışın nedeni olarak vakanın görüldüğü ilk hafta (13 Mart haftası) tedbir amaçlı harcamaların artması ve sonrasında birçok faaliyetin sınırlandırılmasıyla beraber tüketicilerin sadece temel ihtiyaçlarına yönelmeleri olduğu düşünülmektedir.
İlk vakanın görüldüğü 11 Mart gününü içine alan 13 Mart haftasında özellikle tedbir amaçlı yapılan sağlık ve sağlık ürünleri harcamaları bir önceki haftaya kıyasla %11 artarken havayollarında yapılan harcama tutarı ise alınan önlemlerle birlikte söz konusu dönemde seyahat hacminin bir hayli düşmesiyle beraber 2019 yılı seviyelerinin gerisinde kaldı (Çalışmanın detaylarını incelemek isteyen ilgili okuyucularımız söz konusu çalışmaya TEPAV’ın web sitesinden ulaşabilir).
Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın sadece ülkemizde değil küresel bağlamda tüketim alışkanlıklarını kısa dönemde değiştirmişe benziyor. Coreright Research’ün yaptığı bir araştırmaya göre ABD’de ilk vakanın görüldüğü tarihten itibaren online mecralarda ev ürünlerinin satışları %72 düzeyinde artarken bu artış oranı gıda ve alkolsüz içeceklerde %69,5, kişisel bakım ürünlerinde ise %68,5 seviyesinde gerçekleşti. Bununla birlikte online oyunlar ve çevrimiçi içerik ürünlerine olan talep de hızlı bir artış gösteriyor.
Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya bu illetten tam anlamıyla ne zaman kurtulur bilinmez. Lakin salgının bitmesini takip eden dönemde dahi edindiğimiz bu yeni alışkanlıkları hemen bırakabileceğimizi sanmıyor; hayatımızda artık ‘yeni normal’in bizlerle birlikte olacağını düşünüyorum.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 8 Nisan 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.