İklim Şurası’nın Ardından

Geçtiğimiz hafta boyunca Türkiye’de ilk kez Konya’da düzenlenen İklim Şurası’nın ardından ülkemizin, tüm dünyayla birlikte sürdürmekte olduğu yeşil dönüşüm sürecine uyum dönemine ışık tutacak, Türkiye’yi öncelikli olarak 2053 yılındaki net sıfır emisyon hedefine, sonrasında da içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna taşıyacak olan tavsiye kararları ve eylem planları üzerinde değerlendirme yapmanın bu sürece katkı sağlayacağına inanıyorum.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ev sahipliğinde beş gün boyunca süren İklim Şurası,  7 başlıkta 76’sı öncelikli olmak üzere 217 tavsiye kararı ile ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelede yol haritasını belirletecek. Her biri üzerine çalışılması ve tüm paydaşların özveriyle katkı sağlaması gereken birer önemli eylem olan tavsiye kararları, yeşil dönüşüm sürecimizin farklı bir alanını inceliyor ve değerlendiriyor. Şurayı bizzat takip ettiğim için gözlemlerimi siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. Tavsiye kararlarının oylanarak kabul edildiği son gün haricindeki 4 gün boyunca devam eden yuvarlak masa toplantılarında, ilgili yuvarlak masanın gündemindeki konunun neredeyse tüm paydaşları bir araya geldi. Paydaşların katılımcı bir vizyonla katkı sağladığı eylem planları kelime kelime üzerinden geçilerek nihai olarak kabul edilmeye hazır tavsiye kararlarına dönüştü.

Şuranın ardından yayımlanan tavsiye kararlarının her biri üzerine ayrıntılı değerlendirme yapılması gereken hususlar ancak bu haftaki buluşmamızda birkaç önemli hususun altını çizelim. Daha önce yine bu satırlardaki buluşmalarımızda sürdürülebilir kalkınmanın birer anahtarı olarak kentlerdeki dönüşüm süreçlerinden bahsettik. Küresel çapta yapılan araştırmalar da gösteriyor ki, tıpkı uzun bir zincirin küçük halkaları gibi, şehirlerde başlayan sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm süreçleri önce bölgesel, sonra ulusal ve sonrasında da küresel bir faza evriliyor. Bu noktada, şehirlerdeki emisyon oranlarının düşürülerek çevreye daha duyarlı bir ekonominin tesis edilmesinin en etkin yollarından birisi de, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %20’sini oluşturan ulaştırma alanındaki dönüşüm. Bu çerçevede, İklim Şurası’nda da özellikle ulaştırma alanında raylı sistemlerin şehirlerdeki yaygınlığının artırılması ve bununla birlikte emisyonların düşürülerek yeşil dönüşüme katkı sağlanması, altı çizilen hususlar arasında öne çıktı.

Hayatı filmlere de konu olan ünlü profesör John Nash’in literatüre kazandırdığı Nash Dengesi, bir oyun (bunu hayatın herhangi bir anı olarak değerlendirebiliriz, bu tür sekanslar oyun teorisinde oyun olarak adlandırılıyor) içerisinde  hem kendileri hem de içinde bulundukları topluluk için en iyisini düşündüğü seçimlerinde dengeye geliyor. Aslına bakarsanız küresel yeşil dönüşüm süreci de tıpkı bir Nash dengesi gibi. Ülkelerin sadece kendileri için en iyiyi seçmeleri yetmiyor, aynı zamanda üzerinde beraber yaşadığımız ve yedi milyar insan olarak beraber paylaştığımız gezegenimiz için de en iyisi olacak seçime doğru yönelmemiz gerekiyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 2 Mart 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.


Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s