Savaşların kısa dönemde ve kağıt üzerinde kazananı varmış gibi gözükse de aslında uzun dönemde savaşı kazansa da kaybetse de taraflardan çok şey alıp götürdüğü tarih boyunca tekerrür etmiş bir gerçektir. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal harekatı 20. gününe girerken aslında planlanandan çok ötede oluşu, tarafların her ne kadar müzakere için bir masanın iki yarısına otursalar da mutabakattan uzak oluşları maalesef en büyük zararı gören Ukrayna halkına verdiği zararın yanında başta Rusya tarafına olmak üzere dünyanın kalan kısmına da sadece olumsuzluklarla geliyor. Bölgedeki gerginliğin etkisiyle enerji fiyatları tarihi yüksek seviyelerde dalgalanmalarını sürdürüyor.
İsterseniz gelin hep beraber geçtiğimiz haftaya bir gidelim. Ukrayna-Rusya gerginliğinin tırmanması ve Rusya’nın küresel enerji arzının büyük bir kısmını elinde tutması sebebiyle küresel piyasalarda enerji fiyatları tarihi yüksek seviyelerine ulaşmıştı. Sadece 12 günlük bir süreçte, başlangıca kıyasla %160 artan doğal gaz fiyatları Nisan kontratları dikkate alındığında 220 avrodan 345 avroya kadar yükselmişti. Aradan geçen zamanda Rusya’nın doğal gaz tedarikine devam edeceğini duyurması, işgal devam etse de Rusya’dan alınan doğal gazın Avrupa tarafından temininin sürmesi gibi haberlerle doğal gaz fiyatları tarihi yüksek seviyelerinden geriledi.
Bundan yalnızca bir hafta önce 345 avroya kadar yükselen Nisan kontratları itibarıyla doğal gazın megavatsaat fiyatı 115 avroya kadar geriledi. Önümüzdeki dönemde doğal gazın fiyatını tarafların açıklamaları ve tavırları belirleyecek. Şimdiye kadar Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken dahi Rusya tarafının enerji tedariki noktasında sorumluluklarını yerine getirdiğini duyurması ve Avrupa’nın da Ukrayna üzerinden kendisine ulaşan doğal gaz teminine devam etmesi doğal gaz fiyatlarındaki ateşi düşürdü. Ancak özellikle ABD kaynaklı yaptırımları hayata geçirme yönünde olası bir zorlama Rusya ile Avrupa arasındaki tansiyonun yükselmesine ve dolayısıyla doğal gaz fiyatlarında yeniden bir gerginliği ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Petrol fiyatlarında da benzer bir dalgalanmaya şahit olduk. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başladığı 24 Şubat gününe 98 dolar seviyesinden başlayan Brent petrolün varil fiyatı, yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız gerginliğin tırmandığı günlerde 131 dolara kadar yükselerek Küresel Ekonomik Kriz’in tüm dünyayı etkilediği 2008 yılından bu yana en yüksek değerini görmüştü. Petrol kanalında en büyük talep kaynağı olan ABD tarafının Rusya’ya yönelik yaptırımlarda kararlı olması da fiyatın hızlı bir şekilde yükselmesine sebep oldu.
Yaptırımlara Avrupa’nın -henüz- katılmaması ve Rusya’nın mevcut enerji anlaşmalarından doğan yükümlülüklerini yerine getireceğini kararlı bir şekilde vurgulaması petrol fiyatlarındaki ateşin sönmesini beraberinde getirdi. Bu satırların kaleme alındığı sırada Brent petrolün varil fiyatı gerginlik ile beraber tırmandığı 131 dolar zirvesinden %26 gerileyerek 104 dolara kadar gevşemiş durumda.
Enerji fiyatları son 13-14 yılın en yüksek seviyelerine yükseldikten sonra şimdilik biraz durulmuş halde. Bunda Avrupa’nın Rusya’ya yaptırım noktasında ABD kadar elinin güçlü ve dolayısıyla yaptırıma kararlı olmaması etkili oluyor. Ancak Ukrayna-Rusya arasındaki gerginliğin sürmesi ve ABD-Rusya arasında kartların daha kararlı bir şekilde açılması, Avrupa’nın ABD tarafından yaptırımlara zorlanmasını beraberinde getirir. Bu durum da tabii ki enerji fiyatlarında yeniden ateşin yükselmesine sebep olur. Hep beraber izleyip değerlendirmeye çalışacağız.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 16 Mart 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.
