Yapışkan fiyatlar

2022’nin sonlarına yaklaştık. Geride bıraktığımız yıl tarihi olaylara tanıklık etti. Yok yok, Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan, atmosferdeki sera gazı emisyonunun rekor kırmasından ya da Dünya Kupası’ndan bahsetmeyeceğim. Salgının başında yaşanan ve literatüre ¨Luppo Vakası¨ olarak giren olaya benzer tüketicilerin kapış kapış tuvalet kağıdı raflarını yağmalamasından bahsedeceğim.

Yüksek enflasyon dönemleri, tüketicilerin tüketim kararlarını öne çekmesini beraberinde getiriyor. Şu an için alacağınız yoksa da ¨yarın fiyatı artar¨ beklentiniz sebebiyle yaptığınız alımlar stok sorunlarına sebep oluyor. Oldu da… Bir ara boş rafların bir sebebi buydu. Diğer sebebi ise, satıcıların ¨yarın fiyatı artar¨ beklentisi sebebiyle ürünlerini satıştan çekmesi. İki taraf da kendi açısından baktığında, kendine göre rasyonel ancak piyasa işleyişini bozan bir davranış içindeydi. Borsadaki ayılar boğalar kavgası gibi…

Türk Lirası’nın keskin hareketlerle değer kaybettiği dönemlerde özellikle market etiketlerindeki hızlı güncellemeleri hepimiz yakından takip ettik. Sebebini sorduğunuzda aldığınız cevabın ¨abi dolar çok yükseldi bu ara…¨ olduğu dönemlerde, kur ile fiyat geçişkenliği üzerine de nice konuşmaları takip ettik. Döviz kurundaki hareketlerin maliyetlere hangi zaman aralığında yansıyacağını işleyen ‘geçişkenlik’ hesapları, her sektör için farklılık arz ediyor. Ancak ülkemizde aynı olan bir şey var ise o da fiyatların maliyetler arttığı zaman hızla artması ancak maliyetler durulduğunda ya da geri çekildiğinde fiyatların bir türlü geri çekilmemesi. Espresso serimizde bu sefer fiyat yapışkanlığına göz atalım.

Fiyat yapışkanlığı – ya da diğer ismiyle fiyat katılığı – Rekabet Kurumunca bir mal, hizmet veya üretim faktörünün fiyatının arz ve talep koşullarındaki hissedilir değişmelere rağmen sabit kalmasını veya sadece bir yöne doğru değişmesi şeklinde tanımlanıyor. Rekabetin bir şekilde aksayarak geliştiği piyasalarda (ki biz bunlara eksik piyasalar diyoruz) satıcı tarafı fiyat değişimlerinde aşağı yönlü revizyonlarda o kadar da istekli olmayabilir. İşte tam da bu yüzden, örneğin Türk Lirası’nın döviz karşısında hızlı değer kaybı sebebiyle artan maliyetlerle birlikte artan fiyatlar, maliyetlerin düşmesi sonucunda düşüş göstermiyor.

Berber sohbetlerimden birinde (Müge Anlı izlediğimiz kadar ekonomi de konuşuyoruz tıraş olurken) nakliye firmalarının Dolar/TL’deki yukarı yönlü hareket ve akaryakıt fiyatlarındaki yükseliş sebebiyle ¨ip fiyatlarının¨ arttığını ve dolayısıyla nakliye ücretlerinin hızla yükseldiğini konuşmuştuk. Ekim ayında 29 liraya yaklaşan mazot fiyatları bugün itibarıyla 22 lira seviyesinde. Yani %24’lük bir düşüş var. En kısa zamanda bir nakliye firmasını arayıp güncel fiyatlarını öğrenmem lazım. Bakalım %24’lük bir fiyat düşüşü duyabilecek miyim? Aslına bakarsanız, herhangi bir oranda fiyat düşüşü duymaya bile razıyım.

Ama hiç sanmıyorum… Çünkü sebebini Espresso serisinin bugünkü sayısıyla öğrenmiş olduk.

Kahveler bitti mi? O zaman afiyet olsun. 🙂

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s