Neden para basıp borçlarımızı ödemiyoruz?

Bir yılın daha sonuna yaklaşıyoruz. Ocak ayının ilk haftasıyla beraber geride bıraktığımız yıla ilişkin istatistikler yayımlanacak. Tabii ki bunların arasında ülke olarak borcumuz da olacak. Ekim ayı itibarıyla 142 milyar dolar olan kısa vadeli dış borcumuzu, Ankara Beşevler’deki banknot matbaamızı fazla mesai çalıştırarak ödememiz mümkün olur mu? Gıcır gıcır banknotları peşi sıra basarak borcumuzu neden ödeyemiyoruz?

Bugünkü sorumuza en kısa yoldan cevap arayalım. Bilirsiniz, bir malın ya da hizmetin talebinden fazla olması o malın ya da hizmetin değerinin düşmesine sebep olur. Örneğin, ıssız adamızda yaşayan Robinson ve Cuma sadece bir tane olan hindistan cevizini elde edebilmek için birbirleriyle yarışıp hindistan cevizinin fiyatını onlarca deniz kabuğuna çıkarabilir. Ancak ağaçlardan çok sayıda hindistan cevizinin düşmesi sadece bir taneyle doyacak Robinson ya da Cuma’nın artık hindistan cevizlerine dönüp de bakmamasını beraberinde getirir.

Eğer talepten daha fazla para arz edersek gıcır gıcır banknotlarımızın da sonu aynı olur. I. Dünya Savaşı sırasında giderlerini para basarak karşılamak isteyen Almanya hiperenflasyona ve küçük bir ürünün dahi bir kasa dolusu para ile satın alındığı döneme merhaba demişti. Hatta bir hikaye anlatılagelinir: hırsız parkta bulduğu para dolu bir bavuldaki paraları boşaltıp bavulu çalmış. Kısacası para ‘pul’ olmuş.

Yani sayın okuyucu, borç yiğidin kamçısıdır. Rahatça borçlanırken nasıl ödeyeceğimizi de düşünmeli, banknot matbaasına güvenmemeliyiz.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s