Yine bütün bir ülke olarak gündemden başımızın döndüğü bu günlerde ekonomide her daim göz önünde olan bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum bu hafta da. Bildiğiniz (ya da az sonra öğreneceksiniz) gibi Türkiye İstatistik Kurumu her ayın 3’ünde bir önceki ayın tüketici fiyatlarına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi’ni kamuoyuyla paylaşıyor. Bu hafta içerisinde açıklanan Nisan ayı verilerine göre tüketici fiyatları yıllık bazda %6,57 artış ile 2013 yılının Mayıs ayından bu yana en düşük değerini gördü.
Söze başlamadan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. İki ekonomistin aynı evde yaşamasının ender görülen faydalı şeylerinden biri de kahvaltı masalarında aslında her zaman kullandığımız, çok bildiğimiz kavramlar üzerinde tekrar tekrar kafa yorma imkânı. Geçtiğimiz günlerde abim ile enflasyon üzerinde konuştuğumuz sırada ikimizin de fark ettiği bir husus toplumda enflasyonun bir kereye bağlı yükselişler olarak da görülebildiği.
Enflasyon olarak isimlendirilen kavram tek bir ürünün ya da ürün grubunun fiyatının artışı ya da bir sefere mahsus bir şekilde artmasından ziyade fiyatlar genel seviyesinde sürekli olarak görülen bir artış olarak nitelendirilmelidir. Dolayısıyla kendisini markete atıp da sivri biberin ya da domatesin fiyatının arttığını gördüğünde “enflasyon da aldı başını gitti” demek bu köşeyi okumaya vakit bulamayan diğer değerli okuyucularımızın yaptığı bir şey oluyor.
Enflasyon üzerinde kısa bir açıklamadan sonra isterseniz en güncel verileri bir miktar yorumlamayı deneyelim. Nisan ayında ana harcama grupları itibarıyla aylık olarak en yüksek artış %12,6 ile giyim ve ayakkabıda gerçekleşirken eğlence ve kültür harcama grubunda %0,76, ulaştırmada %0,62 oranında artış gözlendi. Aylık olarak düşüş gösteren tek harcama grubu ise %1,48’lik düşüş ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda görüldü.
ŞEKİL 1: 2012-Nisan 2016 Dönemi Yıllık Enflasyon Oranı

Nisan ayında istatistiki bölgelere göre enflasyon oranlarına baktığımızda ise ilk sırayı Adana ve Mersin alıyor. Adana ve Mersin istatistiki bölgesinde Nisan ayında yıllık enflasyon %8,07 oranında gerçekleşirken Bursa, Eskişehir ve Bilecik’i içeren TR41’de %7,57 oranında, Ankara’da ise %7,30 oranında gerçekleşti. Nisan ayında yıllık bazda en düşük fiyat artışları ise %5,20 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt), %5,39 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) ve %5,52 ile TR72 (Kayseri, Sivas, Yozgat) bölgelerinde gerçekleşti.
ŞEKİL 2: 2016 Yılı Nisan ayında İstatistiki Bölgeler Bazında Yıllık Enflasyon Oranı

TÜİK’in haber bülteninden diğer önemli bir not da şu: Nisan 2016’da endekste kapsanan 417 maddeden; 55 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 257 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 105 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.
Tüm bu satırları okurken aklınıza gelen soru aslında çoğumuzun zihninde oluşan soru: “İyi hoş anlatıyorsun da herkesin enflasyonu bir olmaz ki! Benim tüketim sepetimde tenis topu yok mesela!” Haklısınız da. TÜİK’in fiyatlar genel seviyesindeki değişimleri hesaplamak için oluşturduğu endekste, ülkemizde yaşayan ortalama bir bireyin tükettiği maddeler var. Birkaç örnek verelim. 2016 yılında tüketici fiyatları endeksi madde sepetinde pirinç, bebek maması, dana eti, meyveler, kuruyemişler, sebzeler vs. varken aynı zamanda doğalgaz ücreti, masa, set üstü ocak, dolgu ücreti, flüt, piyango bileti, şemsiye, sağlık sigortası vb. gibi maddeler de var.
Dolayısıyla herkesin enflasyonunun farklı olacağı konusunda hemfikiriz. Bu haftayı da bu konuda yapılmış ve yakın zamanda karşılaştığım iki çalışma ile sonlandıralım isterseniz. Çalışmalardan ilki çok sevgili dostum, eski çalışma arkadaşım Ekrem Cünedioğlu’nun İktisadiyat’ta paylaştığı Sürprizci Enflasyon çalışması. Çalışmanın bir kısmında farklı gelir grupları itibarıyla enflasyon oranların inceleyen Ekrem, Şubat ayında fiyat artışını en çok hissedenlerin en zengin gelir grubu, en az hissedenlerin en düşük gelir grubu ve ortada hissedenlerin yine orta direğe mensup bireyler olduğunu ifade etmiş.
Bir diğer çalışma ise Dünya Gazetesi’nden Özcan Kadıoğlu’nun paylaştığı harcama gruplarına göre fiyat endeksleri çalışması. 2003’teki endeks değerini 100 kabul ettiğimizde günümüzde en yoksul kesimin en yüksek enflasyon oranına maruz kaldığını, en zengin grubun ise fiyat artışlarından en az düzeyde etkilendiği ortaya çıkıyor. Sonuçlar bir önceki çalışma ile benzerlik gösteriyor.
Bahar kendini yağmurlarıyla iyiden iyiye hissettirdi. Bahar tadında bir hafta geçirmemiz dileğiyle…
Bu yazı 6 Mayıs 2016 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.
Öne çıkan görsel: bdlive.co.za