dağ.

Bilenler bilir (fark ettim ki bu kalıbı çok kullanıyorum ben bu satırlarda; demek ki herkesin bilmesine nasip olmayan özelliklerim var benim), Anneler Günü, Babalar Günü gibi özel günlerde sosyal medya hesaplarımdan annem ve babam ile fotoğraf paylaşmaktan mümkün mertebe imtina ederim. Bir telefon kadar uzakta olmaları, gidip hala nefeslerini hissedebilmenin büyük bir şans olduğunu düşünürüm o özel günler boyunca. Ve bu şansa -üzücü bir şekilde- sahip olamayanlar gelir aklıma. İçim burulur.

Hepimizin dost meclislerinde “ya kapitalist sistemin bir aracı bu; insanların alışveriş çılgınlığını körüklemek için ortaya çıkarılmış günler ya” diye ahkam kesip de bir-iki gün öncesinden alışveriş merkezlerinin yolunu tuttuğu özel günlerden birisi daha bugün. Klişelerden birine daha yakalanmak istemiyorum lakin paketlenmiş, ödeme kağıdının üzerinde bol sıfırlar yer alan bir hediyeden ziyade Onlar’ın yanında olabilmek, Onlar’a layık bir evlat olabilmek kadar güzel bir hediyenin olmadığını; -şükürler olsun ki- her sene yüzlerindeki gurur ile birleşmiş gülümsemelerden anlayabiliyorum. Şu kısacık ömrümde, ismimi “mert” kadar dürüst, “can” kadar cana yakın olayım diye koymuş insanın yüzünü yere eğecek, onun güvenini boşa çıkaracak hiçbir şeye yanaşmadım bile. Her zaman bunun sorumluluğunda oldum, bu sorumluluğu fark ederek yaşadım. Şükürler olsun.

Bilal Tayfur satırlarında şöyle diyor babalarla ilgili: “Anneler çocuğu düşmesin diye korkarken babalar hep uzaktan izliyor, çocuğu düşmeyi ve nihayetinde tek başına kalkmayı öğrensin diye. Babalar kendi lügatlarınca söylüyor sevdiklerini ve daima yanında olacaklarını.

Küçüklüğümden beri sık sık şehir dışı görevlere giden bir babam oldu benim. Eve dönüşü için kalan günlerin sayısını saymak, daha yaşamam için gereken kelimeleri dilim zor döndürürken görevlerinde kullandığı arabaların markalarını, modellerini ezberleyip de yolda aynısını gördüğümde kocaman bir heyecana kapılmak, sürekli göreve gönderdiği için çalıştığı kuruma bir kış günü kreşimin buğulanan camından -yaşıma göre gayet ağır- göndermeler yapmak ile geçti çocukluğum aslında.

Ve şu dünyadaki en büyük zayıflıklarımdan birisini de babam sayesinde edindim sanırım. Dünyaya geleli henüz birkaç gün olmuşken saçlarımın arasında gezdirdiği parmakları yüzünden büyüyüp de koca adam olduğumda bile o saçlarımın arasında gezen parmaklar bana karşı doğrultan en tehlikeli silahlardan oluyor. 🙂 Geçmiş zaman olur ki… Bu silaha karşı teslim olduğum birkaç an ile bu silahı bana karşı doğrultan bir iki kişiyi daha dün gibi hatırlıyorum.

Anne olmanın nasıl bir delilik olduğunu anlatmıştım sana daha önce. Baba olmak da çok zor ama sayın okuyucu. Babalar daha katı derler ya hani, külliyen yalan! Kim bilir hangi duygularını saklamaya çalışıyor, kim bilir ailesinin yarını için bugününü feda ederken içinde ne fırtınalar kopuyor, kim bilir söylemek isteyip de söylemediği nice sözcükler dağ oluyor içinde. İnsan büyüdükçe anlıyormuş, yol çizgileri birbirleriyle birleşirken senin zihnini kemirip duran düşüncelerinin karşında gördüğün görüntüyü bile dondurabildiğini.

Eski zamanlarda bir dağın eteğinde kurulan şehirlerde yaşayanlar aslında her an tehlikede olduklarını bilirlermiş ama o şehirlerinin yakınında bulunan dağa öyle büyük bir güven beslerlermiş ki, sırtlarını rahatça dönebilirlermiş o tarafa. İşte lügatta da babanın karşılığı yaklaşık böyle bir şey.

Bugün sırtımızı güvenle yaslayabileceğimiz o dağın varlığına şükretmek için güzel bir gün. Ve zaman geçse de hala benim de Babalar Günü’mü kutlayanların olması harika bir şey.

Kendi lügatı var babaya hissedilen duyguların, ona karşı sevginin, saygının. Yine Bilal Tayfur’un satırlarından esirgeyerek babalarımızın öğrettiği bu uygulaması zor ancak bilgece suskunluk ile biz de onlara kuracağımız cümlelerimizi erteliyoruz sayın okuyucu.

Ertelemeyelim sayın okuyucu, zaman geçiyor.

Ve işte tam bu zamanda, babamın attığı adımların peşinden giderken, “Ben hiç büyümesem, babam da yaşlanmasa” düğümünde kayboluyor çocukluğum.


Sweet-note-to-say-thank-you-to-dad-from-a-son-or-daughter

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s