kâr.

Bir motoru besleyen mazot gibi, şu tüm kadınların yanı başındaki erkekte olmasını istediği gibi uzun parmaklı ellerimden sağdakinin tuttuğu kalemimi besleyen de bir fincan kahve ile gökten yere düşen binlerce damla sanırım. Ne zamanki üzerimizi kapatan bulutlar birkaç damlayı yeryüzüne gönderiyor da o damlalar toprakla buluşuyor, ortalığı mis gibi bir koku alıyor; bir de bir fincan kahvenin yanındaysam değmesinler keyfime, alıyorum kalemimi elime (O kadar ki kafiyeler bile kendiliğinden dökülüyor adeta). Henüz başlayan yağmuru bir ofis penceresine yapışmış izleyen bendeniz, günlerden sonra çok sevdiği kahvenin tadını yeniden almayı başarabilmeyi kendine kâr sayıyor.

Ankara’ya pek yakışan o meşhur beyaz örtü ile karıştırmayın diye şapka koydum başlıktaki a’nin tepesine. Hem yıllardır kulağımıza çalınan şapka işaretinin kullanımının kaldırılması da külliyen yalanmış. Ayakta uyutulmuşuz da haberimiz yokmuş sayın okuyucu. Keşke uyud(tuld)uğumuz şeyler bir şapka işaretiyle sınırlı kalsaydı da yazılan onca satıra geri dönüp baktığımızda tek eksiğimiz, tek hatamız kimi a’ların üzerindeki çentikler olsaydı. Düşünsene sayın okuyucu, ortalıktaki tüm eksikliği birkaç kalem çiziği ile düzeltiyorsun, ortada sorun morun kalmıyor. Delirirsin.

Şu hayatta yaşadığın günlerin sayısının birler basamağının elektrik sayacına benzer şekilde arttığı yetmiyormuş gibi bir de tüm koşturmacanı günlerce sekteye uğratacak kadar televizyondaki evlendirme programlarını izlemek zorunda kalmak zor bir şeymiş, yine tecrübe ettik çok şükür. Sevdiğin şeyleri yiyip içip televizyon keyfi yapmak bir kenara dursun, insan boğazından geçen birkaç lokma bir şeyin tadına varabilmeyi bile kâr sayıyor öyle günlerde. Siz siz olun evde denemeyin; ama ateşli hastalıklar günümüzde bir diyet yöntemi olarak kullanılabilir aslında. Kısa zamanda etkin çözüm; 5 günde 3,5 kilo!

Sadece yaşam fonksiyonlarını devam ettirmek için bir şeyler yenilen o günlerde fırsat buldukça okudum. Yazdıklarımı, yazılanları, sevdiğim yazarların kalemlerinden dökülenleri. Bulduğum her şeyi fırsat buldukça okumaya çalıştım sayın okuyucu. Bu satırlara yerleşmek için sıralarını bekleyen yüzlerce satırımı okudum fırsat buldukça ve bir kez daha şükrettim ki iyi ki kalbimi gerçek anlamda tanıyan yok.

Mavinin bir huy olduğu adamları da okudum, durmadan göğe bakanları da, ‘zarif’ adamları da. Kendi yazdıklarımı, kendime yazılanları onların yanına kattım. Her okuduğumda da etrafıma bakınıp üzüldüm. Bu devirde bu incelikte yürek aramak cidden nafile sayın okuyucu.

Bu devirde vicdan aramak da nafile. Kim kaybetmiş de biz bulacağız. Sahici omuzlar edinmek güç. Edindiğini zannettiğin birkaç küçük anı da kâr belliyorsun işte.

Zaman geçiyor, bu arayış hiç bitmiyor. Hayat geçiyor, hayat geçecek. Aralarda birbirimizi ne kadar çok seversek o da yanımıza kâr kalacak. Diğer tarafa götürecek başka da bir şeyimiz yok.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s