Bu haftaki buluşmamıza başlık olarak, yıllar önce bir ticari bankanın KOBİlere (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) yönelik hazırladığı reklamda kullandığı sloganı seçtim. Türkiye’de Girişimci Bilgi Sistemi’ne göre 2016 yılı sonu itibarıyla girişimci sayısı 1 milyon 200 binin üzerine çıkarken bu girişimlerin toplam dönem karı ise 73,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Sayı olarak toplam girişimlerin %99’unu oluşturan KOBİler toplam dönem karının ise yalnızca %6’sını ortaya çıkarabildi.
Girişimci Bilgi Sistemi’nden edindiğimiz verileri girişimlerin büyüklüklerine göre gruplayıp incelediğimizde karşımıza aslında aşina olduğumuz bir sonuç çıkıyor yeniden. Toplam girişimci sayısı içerisinde küçük bir paya sahip büyük ölçekli girişimler gerek satışlar gerekse de kar düzeyi açısından lokomotif rolü üstleniyor. Ekonominin büyük bir kısmını oluşturan KOBİler ise firma başı 3.800 lira kar düzeyi ile zayıf bir performans gösteriyor.
Mikro, küçük ve orta ölçekli girişimlerde 2016 yılında girişimci sayısı %5-6 düzeyinde artış gösterirken söz konusu dönemde net karlılık ise düşüş gösterdi. Mikro ölçekli girişimler 2016 yılında zarar ederken karlılık küçük ölçekli girişimlerde %65 oranında, orta ölçekli girişimlerde ise %36 oranında geriledi. Büyük ölçekli girişimler ise 2016 yılında hem sayı olarak artmayı hem de karlılıklarını artırmayı başardı. 2016 yılında büyük ölçekli girişimlerin sayısı %9,6 oranında artarken bu girişimlerin karlılığı ise aynı dönemde %2,9 oranında artış gösterdi.
Firmaların etkinliğini göstermesi açısından firma başına düşen kardan da bahsetmek gerekiyor.2016 yılında mikro ölçekli firmalar ortalama 10.300 lira zarar ederken küçük ölçekli firmalar ortalama 23.430 lira, orta ölçekli firmalar ise ortalama 174.064 lira kar elde ettiler. Sıkı durun! KOBİler 2016 yılında ortalama 3.785 lira kar elde ederken aynı dönemde büyük ölçekli girişimler ise tam 6,4 milyon lira kar elde ettiler.
Hiç şüphe yok ki bu sonuçlar üretim artarken maliyetlerin düştüğü ölçek ekonomilerini de akla getiriyor. Üretim sürecinde kapasitenin artırılarak daha etkin bir şekilde kullanılması birim başına maliyetlerin de azalmasını sağladığı için büyük ölçekli firmaların daha yüksek düzeylerde kar elde etmesini de beraberinde getiriyor. Öte yandan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde ise değişen talep ve pazar yapılarına göre değişiklik, çeşitlilik veya teknik gelişmelere karşı olan uyum süreçleri daha hızlı gelişebildiği için bu durum KOBİlerin büyük işletmelere olan avantajı olarak değerlendirilebilir.
Bu noktada, KOBİlere düşen öncelikli görevlerin de özellikle giderek hızlanan teknolojik gelişmelere karşı kendilerini daha açık ve bilinçli tutmaları, özellikle ülkemize daha yüksek düzeyde katma değer sağlayacak AR-GE faaliyetlerine yoğunlaşmaları ve bu konuda gerekli eğitimleri ve uygulamaları üretim süreçlerine ve çalışanlarına aktarması olarak sıralanabileceğini eklemekte fayda var.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 11 Ekim 2017 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.