Geçtiğimiz hafta bu satırlardan, 2017 yılıyla beraber güçlü bir performans yakalayan büyüme oranımızın temel bileşenlerinden olan dış ticaretteki güçlü toparlanmadan bahsetmiştik. Hatırladığınız (ya da şu anda hatırlayacağınız) gibi ihracatımız Eylül ayında %8,1 oranında artış gösterirken artış oranı yılın ilk dokuz ayı için ise %10,5 düzeyinde gerçekleşmişti. Aynı dönemde ithalatımızda da çift haneli artış oranı gözlemlenmiş; yılın ilk üç çeyreği itibarıyla ithalatımız %15,5 oranında artış göstermişti. Dış ticaretimizdeki bu toparlanma eğilimi kendisini sadece değer bazında istatistiklerde değil miktar bazında istatistiklerde de gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yayınladığı dış ticaret endeksleri, resmi dış ticaret istatistiklerinin yanında miktar bazında değerlendirme için de bizlere yardımcı oluyor. Bir önceki yılın aynı ayına göre değerlendirdiğimizde, Eylül ayı itibarıyla miktar bazında ihracatımız %5,5 oranında artış gösterdi. Eylül ayında gözlemlenen bu artış temel olarak yakıt ihracatında yaşanan artıştan kaynaklanırken söz konusu dönemde ihracatımızın %90’ın üzerinde kısmını oluşturan imalat sanayiinde miktar bazında ihracat artışı %3,4 oranında gerçekleşti.
Aynı dönemde miktar bazında ithalatımız ise çift haneli oranda, hızlı bir artış gösterdi. Eylül ayında ithalat miktar endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %19,9 artarken endeksin alt bileşenlerine bakıldığında en yüksek artışın %23,4 ile gıda, içecek ve tütünde gerçekleştiğini görüyoruz. Söz konusu dönemde imalat sanayii ithalatında ise miktar bazında %14,7 oranında artış gözlemlendi.
Miktar endekslerinin yılın başından bu yana gösterdiği eğilime baktığımızda ise, hem ihracat hem de ithalat tarafında artış görebiliyoruz. Yılın başından bu yana ihracat miktar endeksi aylık ortalama %10,9 oranında artış gösterirken aynı dönemde ithalat miktar endeksi ise yine aylık ortalama olarak %9 artış gösterdi. Yılın geride kalan dokuz ayı itibarıyla değer cinsinden dış ticaretimiz ile miktar cinsinden dış ticaretimiz arasında uyum gözlemleniyor.
Ekonomi alanıyla ilgilenen okuyucularımızın hayatlarının bir kısmında kesinlikle karşılarına çıktığına inandığım bir terim var: dış ticaret haddi. Dış ticaret haddi, temel olarak ihracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanmaktadır. Bir birim (Türk Lirası, Amerikan Doları vs.) değerindeki ithalatımız için kaç birimlik ihracat yaptığımızı gösteren bu değerin 100’ün üzerinde gerçekleşmesi ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına göre daha yüksek seyrettiğini ve dış ticaretin genel olarak ilgili ülke lehine gerçekleştirdiği şeklinde yorumlanabilir. Aksi durum, yani dış ticaret haddinin 100 değerinin altında gerçekleşmesi, ise dış ticaretin ülke aleyhine geliştiği ve ithal ürünlerin fiyatının ihraç ürünlerinin fiyatına kıyasla daha yüksek seyrettiği şeklinde yorumlanabilir.
Dış ticaret haddimiz 2016 yılının Eylül ayında 112,7 olarak hesaplanırken içinde bulunduğumuz yılın Eylül ayında 6,1 puan azalarak 106,6 değerine geriledi. Yine yılın üçüncü çeyreği itibarıyla dış ticaret haddi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 6,1 puan azalarak 106,3 değerine geriledi. Bu iki dönem itibarıyla dış ticaret haddimizdeki gerileme, aradan geçen bir yılda ithalat fiyatlarının ihracat fiyatlarına kıyasla daha yüksek seyrettiği ve bu durumun ülkemizin aleyhine geliştiği söylenebilir.
Geçtiğimiz günlerde ebediyete irtihalinin 79. yıldönümünü törenlerle andığımız Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bir kez de bu satırlardan, saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyorum.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 15 Kasım 2017 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.