Kış mevsiminin kendini yavaştan hissettirmeye başlayan soğuk havaları bir yana dursun, bu hafta ekonomi gündeminin sıcaklığıyla çoktan ısındı bile. Birçok ekonomik gelişmeye ve veriye ev sahipliği yapan, yarıladığımız bu haftanın başında, uzunca bir süredir süren “büyüme oranı tek haneli mi olacak, çift haneli mi olacak” tartışmasının cevabını bulduk. Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %11,1 düzeyinde büyüdü.
Ekonomiyle ilgilenenlerin ya da büyüme oranına kafa yoran kimselerin bir süredir yürüttükleri bir tartışma vardı, yukarıda da söylediğim gibi: “üçüncü çeyrek büyümesi tek haneli mi olacak yoksa çift haneli mi olacak?” Bir kesim çift haneli büyümeden eminken piyasaların genel kanısı ise %8,5 düzeyinde bir büyümenin gerçekleşeceği yönündeydi (Şahsi görüşüm ise çift haneli ancak %10-10,5 aralığında bir büyüme oranından yanaydı). Ancak üçüncü çeyrek büyümemiz, %11,1 ile hem beklentileri çok geride bıraktı hem de dünyanın en hızlı büyüyen ve en gelişmiş ekonomilerinin büyüme performansını. Öyle ki, üçüncü çeyrek itibarıyla dünyanın en gelişmiş ekonomileri olan G-20 ülkelerinin ilk sırasında %11,1 ile Türkiye yer alırken ikinci sırada %6,8 ile Çin ve üçüncü sırada %6,3 ile Hindistan yer alıyor.
Büyümenin alt kalemlerine baktığımızda, hanehalkı tüketim harcamalarının söz konusu dönemde %11,7 düzeyinde arttığını ve %11,1’lik büyümenin 7 puanlık kısmını tek başına karşıladığını görüyoruz. Öte yandan, kamu harcamaları da söz konusu dönemde %2,8 seviyesinde artarak büyümeye 0,3 puanlık katkıda bulundu. Üçüncü çeyrekte Kredi Garanti Fonunun yatırımlara ve sektörlere getirdiği canlılık, geçmiş dönemlere kıyasla daha genişleyici bir maliye politikasının varlığı, sektörel teşviklerle beraber vergi indirimlerinin de bu döneme denk gelmesi ve son olarak da geçtiğimiz yılın aynı döneminde yaşanan melun olayların baz etkisi ortaya çıkarmasıyla üçüncü çeyrekteki güçlü büyümemiz büyük oranda iç talepteki canlılıktan kaynaklandı.
2017 yılının başından beri küresel talep ve dolayısıyla küresel ticaret toparlanmaya başladı. Öyle ki, yılın ilk dokuz ayında küresel ihracat %9,3 artarak 11,9 trilyon dolara yükselirken aynı dönemde küresel ithalat da %10,2 artarak 12,2 trilyon dolara yükseldi. İşte küresel talepteki bu toparlanma ve özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki olumlu gelişmeler ışığında dış ticaretimiz de üçüncü çeyrek itibarıyla büyümemize destek vermeye devam etti. Üçüncü çeyrekte ihracatımız %17,2 artışla büyümeye 3,5 puanlık katkıda bulunurken ithalatımız ise %14,5 artışla büyümeye -3,2 puanlık etkide bulundu. Yılın ilk dokuz ayı itibarıyla %7,4 olarak gerçekleşen büyümemize 1,5 puanlık katkı net ihracat kaleminden geldi.
Üretim tarafında da büyüme verisi gerek beklentilerin üzerinde gerçekleşmiş gerekse de ekonomimizin önemli dinamikleri itibarıyla güçlü bir görünüm sergilemiştir. Yılın üçüncü çeyreğinde sanayi sektöründeki büyüme %14,8 olarak gerçekleşirken özellikle dış ticaretimizde %90’ın üzerinde paya sahip imalat sanayiindeki %15,2’lik büyüme hem dikkat çekti hem de yüz güldürdü. Üçüncü çeyreğin büyüme şampiyonu ise %20,7 ile hizmetler sektörü oldu. Uzunca bir süredir büyümeye önemli katkılar sağlayan inşaat sektörü yine güçlü büyümesini devam ettirdi ve üçüncü çeyrekte %18,7 büyüdü.
Sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerindeki önemli orandaki büyümeler yıl genelindeki büyüme oranına yönelik de beklentilerin yukarı yönlü revize edilmesini sağlıyor. Dördüncü çeyrekte vergi teşviklerinin sona ermesi ile etkisini bir miktar kaybedecek iç talep ile beraber geçen yılın aynı dönemine göre ortadan kalkacak baz etkisi, dördüncü çeyrek büyümesi üzerinde aşağı yönlü baskı oluştursa da özellikle Ekim ayında sanayi üretimindeki %7,3’lük artış yıl sonu büyüme öngörülerinin yine de %7 yakınlarında seyretmesini sağlıyor.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 13 Aralık 2017 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.