Orta ve uzun dönemli araştırmalar göstermektedir ki, dış ticaret hem ülkelerin kendi özelinde hem de küresel ekonomi itibarıyla ekonomik büyümeye katkı sağlayan bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çoğunlukla küresel büyümenin üzerinde bir artış oranıyla ekonomik büyümeye lokomotif olan dış ticaret 2015 yılının ikinci yarısı ve 2016 yılında dünya genelinde artan jeopolitik gerilimler ve korumacı politikalar ile beraber ivme kaybetmiş; bu ivme kaybının sonuçlarını ekonomik büyüme performansının yavaşlaması şeklinde gözlemlemiştik.
Küresel dış ticaret 2017 yılına ise olumlu bir seyirle başladı. 2016 yılındaki zayıflamanın baz etkisiyle beraber 2017 yılında canlanan ticaret ilişkileri söz konusu dönemde küresel dış ticaret performansının gözle görülür bir şekilde iyileşmesini sağladı. Hollanda menşeli araştırma kuruluşu CPB’nin her ay itibarıyla yayınladığı Küresel Ticaret Değerlendirmesine göre 2017 yılında dış ticaret hacmi %4,5 artış gösterdi. Ülkelerin ihracat performansı ortalama %4,5 artış gösterirken seçilmiş ekonomiler itibarıyla en iyi ihracat performansını %7,2’lik artış ile Doğu Avrupa ülkeleri ve %6,4’lük artış ile Avro Bölgesi gösterdi.
Değer bazında dış ticaret performansı da 2017 yılını gayet olumlu bir şekilde kapattı. Dünya Ticaret Örgütü’nün Amerikan Doları bazında dış ticaret verilerine baktığımızda 2017 yılının tamamında küresel ihracat hacmi bir önceki yıla göre %10,1 artışla 16,3 trilyon dolara yükselirken aynı dönemde küresel ithalat hacmi ise %11,2 artışla 16,7 trilyon dolara yükseldi. Ülkelerin ihracat performansını incelediğimizde ise Rusya, Hindistan gibi ülkelerin yanında Avrupa Birliği’nin performansı dikkat çekiyor. 2017 yılında Avrupa Birliği’nin ihracatı %9,7 artışla 6,5 trilyon dolara ulaşırken 2016 yılını %8 ihracat azalışıyla kapatan Çin ise bu kayıplarını geri aldı ve ihracatını %7,9 artışla 2,3 trilyon dolara yükseltmeyi başardı.
Uzun yıllar ihracata dayalı büyüme modelinin en iyi temsilcileri olan Güneydoğu Asya ülkeleri, küresel ticaretteki bu olumlu seyirle beraber yine güçlü ihracat performanslarına kaldıkları yerden devam ettiler. 2017 yılında ihracat Endonezya’da %16,5, Singapur’da %10,5, Güney Kore’de %15,8 artarken Hong Kong’da ise %6,5 artış gösterdi. Asya kıtasının tamamında 2017 yılında ihracat bir önceki yıla göre %10,7 artarak 6,3 trilyon dolara yükseldi.
2017 yılındaki olumlu seyir sene başından bu yana küresel ticaretle ilgili olarak korumacılık söylentilerine ve bu söylentilerinin yer yer politikaya dönüşmesine rağmen 2018 yılına da yansımış durumda. Yılın ilk üç ayı itibarıyla küresel ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre %13,8 artarak 4,3 trilyon dolara yükselirken küresel ithalat da aynı dönemde %15 artış gösterdi.
Siz değerli okuyucularımızın da malumu, özellikle dünyanın en büyük iki ihracatçısı Çin ve ABD arasında başlayan ticaret gerilimlerinin neredeyse ticaret savaşına dönüşmesi sadece bu iki ülkeyi değil tüm ülkelerin dış ticaret performansını ve dolayısıyla büyüme performanslarını tehdit eden bir konu olarak gündemdeki yerini korumaktaydı. Birbirlerine yönelik olarak artırdıkları korumacılık politikalarıyla gözdağı veren bu iki ülke dış ticaretin büyüme için ne kadar önemli olduğunu hatırlamış olsa gerek ki, geçtiğimiz günlerde düşen bir habere göre Çin, aradaki ticaret dengesizliğini azaltmak için ABD’den daha çok mal ve hizmet alma sözü verdi. Washington’da süren görüşmelerin ardından ortak bir bildiri yayınlayan iki taraf şu sözlere yer verdi: “Taraflar Çin’in ABD’den tarım ve enerji ürünleri ithalatında anlamlı bir artışta anlaştı. Bu ABD’nin büyümesine ve istihdamına olumlu katkı yapacak.”
Dış ticaret küresel büyüme için oksijen görevi görüyor. Varlığı olmazsa olmaz olduğu için normalleştiriyorsunuz ancak yokluğunda büyük sıkıntı çekiyorsunuz.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 23 Mayıs 2018 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.
[…] Küresel Ticaret Olmazsa Olmaz — Mert Can Duman üzerinden […]
BeğenBeğen