Gözlerini açtığında henüz sabah olmamış zannetti Arda, her zaman odasına dolan gün ışıklarını göremeyince. Yataktan kendini adeta kazıdı, üzerindeki anlam veremediği bir ağırlık vardı bu sabah. Oysaki bir gece öncesinde tüm ailesiyle beraber aynı masayı paylaşmış, yatağına bir kuş gibi hafif gitmişti. ‘Çok uzun zamandır herkesi bir arada görememiştim, ne iyi ettim de geldim’ diye geçirdi içinden; hem uykuya dalmadan önce hem de uyandığının ilk saniyelerinde.
Önce başını yastıktan, sonra da bedenini yataktan zor da olsa kaldırdı. Yavaş adımlarla camın önüne gidip tülü araladı. Gün çoktan doğmuş ancak güneşin insanın içini ısıtan ışıkları bulutların arasındaki çatlaklardan ancak kurtulabiliyor ve yeryüzüne ulaşabiliyordu. Bulutlar yağmuru yüklenmiş de gelmiş gibiydi bu sabah.
Nitekim çok geçmeden de yağmur damlalarının sesi duyulmaya başladı. Arda bir yandan valizini hazırlamaya koyulurken bir yandan da kendini yağmur damlalarının sesine bıraktı. Sabahki sıkıntısının, ağırlığının sebebini bulamamışken bir de gökyüzünün deliler gibi ağlamasının sebebini düşünmeye başladı. Beyninin meşguliyeti dağları aşmıştı bu sıralarda. Ama yine içinden geçirdi Arda: ‘Çok uzun zamandır herkesi bir arada görememiştim, ne iyi ettim de geldim.’
İnsan sadece sevdiği insanları değil özlediği mekanları görünce de koşup sarılmak istiyor sayın okuyucu. Çocuklunun nice anısına ev sahipliği yapan bu küçük ama bir o kadar da tüm dünyayı içine sığdıracak odasına veda etmekte bu sefer pek zorlandı Arda. İstanbul’un koşturmacasından, bir yerden bir yere yetişeceğim diye hayatı kaçırmasına sebep olan yoğunluğundan bir cumartesi-pazarlığına dahi olsa kaçmayı başaran Arda yeniden o hengamenin içine girecek olmanın ağırlığını omuzlarında hissetmeye başlamışken elinde iki parça eşyasının olduğu çantanın hafifliğine hayret etti.
Gökyüzü içinde ne varsa boşalttı bu Pazar. Toprak kuruyup kuruyup ıslandı. Arda, uzun süredir bir arada görmediği, tekrar bir arada görmesinin de çok uzun zaman alacağını tahmin ettiği aile üyelerini tek tek öpüp son sırayı yine annesine verdi. Vedalar zordur sayın okuyucu, insan en sevdiğini de en sona bırakır vedalarda.
Annesinin elini öpen Arda’nın dudaklarından tek bir kelime süzüldü: Allahaısmarladık.
Allahaısmarladık. Gidenlerin kalanlara söylediği bir iyi dilek sözü, Allah’a, yani emanet edilecek en güzele emanet etme sözü. Kalanları belki de bir daha göremeyecek olan gidenlerin söylediği söz.
*Başını cama yaslayıp da nice hayallere dalıp da bir saniye sonrasını yaşama fırsatı bulamayanlara, ‘görüşürüz’ diyerek sevdiklerinden ayrılıp da bir daha görüşemeyenlere, rayların sonunda sevdiklerine ulaşmak isteyip de başaramayanlara…
Mekanınız cennet olsun.