Günümüzde teknolojini hızla gelişmesiyle beraber teknolojik ürünlerin sadece tüketimi değil aynı zamanda da üretimi büyük önem arz etmeye başladı. Dünyamızın içinden geçtiği hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde, kodlamanın önemi artık toplumun her kesimi tarafından kabul edilir bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

En basit tanımıyla, bilgisayar yazılımlarını oluşturmak için kullanılan bir dil olan kodlama; nasıl bir yazılı metin oluşturabilmek için harflere, kelimelere ve cümlelere ihtiyacımız varsa bir bilgisayar yazılımı ortaya çıkarabilmek için gerekli tüm unsurları içinde barındırıyor.

Bundan üç yüzyıl önce buhar makinesinin icadıyla başlayan süreç, teknolojinin de bu süreçte etkin rol almasıyla beraber günümüzde tam otomasyonla üretim yapan firmaların, üretim her aşamasında aktif rol alan robotların çağı oldu. İnternet ve teknolojinin kullanımının hızlı gelişimiyle beraber geleceği inşa eden bireyler, bu yeniçağın alfabesi olan kodlamayı bilenler ve bu alfabeyi en iyi şekilde kullananlar oluyor. Teknoloji ve internet artık o kadar hayatımızın merkezinde ki; 2004 yılında her 100 evden yalnızca 7’sinde bulunan internet erişimi artık her 100 haneden 81’ine misafir oluyor. Yine benzer şekilde, bundan yalnızca üç sene önce, 2015 yılında, dünyada yalnıza 2 milyar internet kullanıcısı mevcut iken bugün bu sayı iki katına, yani 4 milyara ulaşmış durumda. Bu artışını önümüzdeki dönemde de hız kesmesi pek mümkün görünmüyor: 2022 yılında dünyada internet kullanıcı sayısının 6 milyara, 2030’da ise 7,5 milyar ulaşması öngörülüyor.

Dünyanın bu hızlı dönüşümüne ayak uydurmak için yeniçağın alfabesi kodlamayı, geleceğimizin mimarı çocuklarımıza öğretmen öncelikli amaçlarımdan birisi olmalı. Biliyoruz ki, kodlama becerilerini erken yaşta edinen bireyler, gelecekte hızla dönüşen eğitim şekilleri başta olmak üzere hayatın her alanında başarıya ulaşacak. Gelecekte yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olacak kodlama daha bugünden büyük önem taşıyor. Öyle ki, bugün bile dünya çapındaki başarılı internet girişimcilerine ve teknoloji üreten şirketlerde başarıya ulaşmış kişilere baktığımızda erken yaşlarda kodlama becerisi edinen kişilerle karşılaşıyoruz. Örneğin, bugün milyarca kullanıcısıyla dünyanın en büyük sosyal medya şirketinin sahibi Mark Zuckerberg kod yazmayı 9 yaşında öğrendi. Dünyanın en değerli üçüncü markası olan Microsoft’un kurucusu Bill Gates, erken yaşta edindiği kodlama bilgisinin de yardımıyla ilk programını 13 yaşında yazmıştı. Bugün uzayda yaşam fikrini konuşulur hale getiren Elon Musk henüz 12 yaşındayken kodlama öğrenerek yazılım programlamaya başlamıştı.

Kodlama yeni bir okuryazarlık türüdür. Nasıl ki şimdi işe alım süreçlerinde, uluslararası organizasyonlarda “yabancı dil biliyor musun?” diye soruluyorsa gelecekte de “kodlama biliyor musun?” diye sorulacak. Bu bağlamda, bu yeni okuryazarlık türüyle çocuklarımızı ne kadar erken yaşta tanıştırırsak geleceğin dünyasında o kadar etkili bir rol sahibi oluruz. Çocuklara erken yaşta kodlama eğitimi vermek onların sistematik düşünme, problem çözebilme, olaylar ve gelişmeler arasındaki ilişkileri örebilme yeteneklerini de geliştiriyor.  Kodlama eğitimi, çocuklarımıza sadece teknoloji alanında beceriler katmıyor; aynı zamanda takım çalışması, planlama, karar verme, kritik düşünme gibi hayatın her alanında faydalı olacak beceriler de kazandırıyor.

Önümüzdeki döneme dünyanın hızla dönüşümünün ışığında, gençlerin ve çocukların iyi eğitim almaları geleceğimizin nasıl şekilleneceğinin de belirleyicisi olacak. Bu hızlı dönüşümde, kodlama eğitimini yeni dönem eğitim sistemine entegre ettiğimizde, inanıyoruz ki gelecek dönemi daha akılcı ve daha sağlam temeller üzerinde inşa etmemiz de mümkün olacak.

Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 1 Ağustos 2018 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.