2018 yılının sonuna yaklaşırken, bir önceki sene %7,4’lük büyüme oranıyla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alan Türkiye ekonomisindeki dengelenme sürecine ve bu dengelenme süreciyle birlikte makroekonomik değişkenlerdeki bir miktar zayıflamaya birlikte şahit oluyoruz.
Öyle ki, 2018 yılının yaz ayları, sadece sıcak havalar nedeniyle değil aynı zamanda keskin kur hareketleri ve bu hareketlerin sonucunda bozulan fiyatlama davranışlarıyla da sıcak geçti ekonomimiz için. Koca bir yılın sonuna yaklaşırken makroekonomik göstergeler, bütün bir yılı genel bir açıdan değerlendirme imkanını bizlere sunuyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığının verilerine göre, 2017 yılı Kasım ayında 8,5 milyar TL fazla veren merkezi yönetim bütçesi, bu yılın aynı ayında ise 7,6 milyar TL fazla verdi. Faiz harcamaları bu değerlendirmenin dışında bırakıldığında ise Türkiye ekonomisinin 2018 yılın Kasım ayında verdiği faiz dışı fazla geçen seneye göre artış göstererek 14,8 milyar TL’ye yükseldi.
2018 yılı Kasım ayında bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı ayına göre %25,6 oranında artarak 81,9 milyar TL olurken aynı dönemde bütçe giderleri ise %31,1 oranında artarak 74,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Söz konusu dönemde, bütçe gelirlerimizin çok büyük bir payını oluşturan vergi gelirlerinde %16,4 oranında artış gözlemlendi ve Kasım ayında 67,9 milyar TL vergi toplandı.
ŞEKİL 1: 2017 ve 2018 Yılları Kasım Ayları ve Ocak-Kasım Dönemleri İtibarıyla Merkezi Yönetim Bütçesi Genel Görünümü

Siz değerli okuyucularımızı çok fazla sayılara ve oranlara boğmadan, Kasım ayı bütçesinin detaylarına şöyle bir göz atmamız gerekirse, bütçe giderlerinde en büyük payı oluşturan cari transferler ve personel giderlerinde sırasıyla yıllık bazda %36,5’lik ve %27,7’lik artışlar gözlemleniyor. Bu haftaki buluşmamızın başında değindiğimiz gibi, yaz aylarıyla birlikte bir miktar bozulan fiyatlama davranışları ve yüksek seyreden kur seviyelerinin sonucunda artan borçlanma maliyetleri kendisini faiz giderleri kaleminde de gösterdi. Öyle ki, Kasım ayında faiz giderleri bir önceki yılın aynı ayına göre %40,3 düzeyinde artış gösterirken aynı dönemde iç borç faiz ödemeleri 4,8 milyar TL; dış borç faiz ödemeleri ise 2,1 milyar TL seviyesinde kaydedildi.
Gelir tarafına baktığımızda ise bütçe gelirlerinin geçici kalemlerle desteklendiği görülüyor. Kasım ayında kurumlar geçici vergisinde kaydedilen 11 milyar TL, bütçe gelirleri tarafının önemli bir kalemini oluştururken ekonomideki yavaşlamayla birlikte düşüş eğilimine giren ithalat, vergilerin önemli bir kısmını oluşturması nedeniyle, bütçe gelirlerinde de aşağı yönlü bir baskıya sebep oldu. Öyle ki, Kasım ayında Özel Tüketim Vergisi gelirleri yıllık bazda %22,7 azaldı.
Bilindiği gibi, Avrupa Birliği’ne üyelik için gereken kriterleri içeren Maastricht Kriterleri, üye ülkelerin merkezi yönetim bütçelerinde de sürdürülebilir bir görünüme sahip olmalarını esas kılıyor. Söz konusu kritere göre, üye ülke bütçe açığının milli gelire oranı %3’ü geçmemeli. 2017 yılı sonu itibarıyla Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin bütçe görünümlerine baktığımızda, 28 ülkeli Avrupa Birliği’nin ortalamasında bütçe açığının milli gelire oranının %1 olduğunu görüyoruz. Bu sıralamada en zayıf performansı gösteren ülke %3,1 ile İspanya olurken en iyi performansı gösteren ise bütçe fazlasının milli gelirine oranı %3,5 olan Malta oldu.
Hazine ve Maliye Bakanlığının verilerine göre 2017 yılı sonunda bütçe açığımızın milli gelirimize oranı %1,5 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında gayet olumlu bir seyir izlediğimizi gösteriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak yaptığı açıklamasında, 2018 yılının da bütçe açığının milli gelire oranı bazında %1,9 seviyesinde tamamlayacağımızı ve bu oranın hedeflenen düzeyle uyumlu olacağını ifade etti.
Güzel bir hafta olsun.
Bu yazı 21 Aralık 2018 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.