26 = 3,5 Milyar

Sözlük tanımıyla ekonomik eşitsizlik, bireylerin, ülkelerin ya da bir popülasyonu oluşturan farklı grupların arasındaki ekonomik refah farklılığı olarak ifade edilebilir. Kaynak, gelir, servet vb. gibi unsurlar kapsamında söz konusu farklı grupların arasındaki eşitsizliği düşünebileceğimiz gibi hepimiz tarafından bilinen gerçekler –maalesef ki– sorunun çözümü noktasında bir şeyler yapmak için gerekli motivasyonu sağlamıyor.

Öyle ki, geçtiğimiz günlerde gündemi de bir hayli işgal eden, uluslararası yardım kuruluşu OXFAM’ın yayınladığı rapor, dünyada giderek artan sosyal eşitsizliğin geldiği boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Rapora göre, dünyada en zengin 26 insanın toplam serveti, dünyanın en yoksul 3,5 milyar insanının toplam serveti kadar. Yani bir diğer bir deyişle, 26=3,5 milyar.

Son kırk yıllık döneme baktığımızda, dünya genelinde bölgeler itibarıyla farklılık gösterse de gelir eşitsizliğinin genel olarak artma eğiliminde olduğunu söylemek mümkün. 1980 yılını esas aldığımızda örneğin, ABD’de en zengin %10’luk kesimin toplam gelirden aldığı pay %35 seviyelerinde iken bu oran Avrupa’da %30-35 aralığında, Rusya’da ise %20-25 aralığında idi. Bugüne geldiğimizde ise bahsi geçen tüm bölgeler için aynı en zengin %10’luk kesim artık toplam gelir içerisinde neredeyse %50’lik paya sahip.

Povcal (2018) ve Kandbur vd. (2017) çalışmaları da 1990 ve 2015 yılları arasında ülkeler itibarıyla gelir eşitsizliğinin görünümünü ve değişimini ortaya koyuyor. Çalışmanın teorik detayları ile sizleri boğmak istemiyorum ancak çalışmanın dört tane esaslı sonucundan bahsetmekte fayda var. Bunlardan ilki, gelir eşitsizliğinin dünyanın hemen her yerinde artmadığı, bazı bölgelerde uygulanan politikaların gelir eşitsizliğinin iyileşmesi yönünde etkili rol oynadığı. Çalışma ikinci olarak, ülkeler arasındaki farklılığın da altını çiziyor. Öyle ki, Latin Amerika ve Sahra Altı Afrika ülkeleri görece en yüksek eşitsizliğe sahip olan ülkeler olurken İskandinavlar bu konuda da derslerini iyi çalışmış durumdalar.

Üçüncü olarak, son dönemde daha yüksek gelir seviyelerine ulaşan gelişmekte olan ülkelerde bozulan gelir dağılımı öne çıkıyor. Yine sanayi ile büyüyen ülkelerde de 1990 yılına kıyasla gelir eşitsizliğindeki bozulmalar dikkat çekiyor. Dördüncü ve son olarak, dünya nüfusunun yaklaşık %50’sini oluşturan ABD, Çin, Endonezya ve Hindistan gibi ülkelerdeki gelir eşitsizliğinin artması dünyanın geneline de yansıyor ve bu ülkelerin gerek gelir gerekse de nüfus olarak büyüklükleri dikkate alındığında son 25 yıllık dönemde dünya genelinde gelir eşitsizliğinin arttığı ifade edilebilir.

Nitekim OXFAM’ın araştırması da gelir eşitsizliğindeki bu bozulmayı sayısal örneklerle gözler önüne seriyor. Araştırmanın sonucuna göre, dünyanın en zengini olan Amazon CEO’su Jeff Bezos’un servetinde 2018 yılında görülen 112 milyar dolarlık artışın %1’li kısmı, bütün bir Etiyopya’nın sağlık bütçesini karşılayacak büyüklükte. ABD’de bir CEO’nun bir günlük geliri, çalışanının bir yıllık kazancının da üzerinde. Dünya Bankası’nın yoksulluk araştırmasına göre ise, dünya nüfusunun %10’luk kısmı günde 2 dolarlık gelir seviyesinin altında yaşamak zorunda. Bu noktada, 2018 yılında dünya genelinde zenginlerin servetinin her gün ortalama 2,5 milyar dolar arttığını söylemek gerekiyor.

Her birimiz bir sorun olduğunun farkında olmasına rağmen harekete geçme noktasında ne yazık ki bir o kadar bilinçli olamıyoruz. Tıpkı küresel ısınmada olduğu gibi… Ona da bir başka haftadaki buluşmamızda değinmeyi istiyorum.

Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 23 Ocak 2019 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.


Income-Inequality.jpg

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s