Bildiğiniz gibi 2018 yılının Şubat ayında, dünyanın en büyük iki ticaret aktörü ABD ve Çin arasında önce ‘ticaret dalaşları’ şeklinde başlayan ancak sonrasında gelen hamlelerle birlikte adeta bir ‘ticaret savaşına’ dönüşen süreç sadece bu iki aktörü değil dünyanın kalan kısmını da yakından etkiledi. Küresel ekonomilerdeki yavaşlamayla birlikte küresel ticaretteki büyüme son üç yılın en düşük düzeyine gerilerken Dünya Ticaret Örgütü küresel ticarette büyüme hacminin %3’ten %2,6’ya gerileyeceğini öngörmüştü.
Ülkelerin kendi dinamiklerini dikkate alarak zaman zaman korumacı politikaları benimsemesi oyunun kuralları dahilinde bir hamle lakin bu korumacı politikaların bir savaş haline dönüşmesi; hele ki bu savaşın iki tarafının dünyanın en büyük iki ticaret partneri ABD ile Çin olması, konunun tüm dünyayı etkileyen bir konu olmasını beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz haftalarda küresel ekonomi ve ticaret görünüm hakkında açıklama yapan Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Azevedo da ABD ile Çin arasındaki gerginlikten beslenen mevcut belirsizlik ortamının sonucunda ticaretin ekonomik büyümeyi sürdürmedeki rolünü tam olarak oynayamaması sorununu ortaya çıkaracağının altını çizmişti.
Siz değerli okuyucularımızla geride bıraktığımız buluşmalarımızda bahsettiğim Arjantin’de düzenlenen G20 Ticaret ve Dijital Ekonomi Bakanları Toplantısı’nda da sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme için ticaret ve yatırımın daha etkin bir şekilde desteklenmesinin gerektiği ifade edilmişti. Söz konusu toplantıda söz alan Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan da ticaretin ülkelerin kalkınması için lokomotif rolü üstlendiğini ifade ederken son dönemde iyiden iyiye gücünü artıran ticareti kısıtlayıcı tedbirlerin ve ticari gerilimlerin kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük tehditlerden biri olduğunun altını çizmişti.
Uzun bir zamandır gri bulutlarla kapalı gökyüzüne geçtiğimiz hafta düzenlenen G-20 toplantısı sonucunda güneş açtı. Dünyanın en büyük 20 ekonomisin bir araya getiren G-20 zirvesinin sonuç bildirgesinde korumacılık ifadesi kullanılmayarak, serbest ve adil bir küresel ticaret politikası ihtiyacı vurgulandı. Küresel ekonomik büyümenin düşüş kaldığının altının çizildiği bildiride ayrıca ticaret ve yatırım alanlarındaki risklerin giderilmesi için gerekli adımların atılacağının belirtilmesi de küresel ekonomilerde olumlu karşılandı.
Liderler Zirvesi’nin ardından kamuoyuyla paylaşılan Sonuç Bildirgesi’ni Çin Devlet Başkanı Xi ve ABD Başkanı Trump’ın görüşmesinin ardından yapılan açıklamanın olumlu havası takip etti. İki liderin görüşmesinin ardından ticaret müzakerelerinin yeniden başlayacağı ve ek gümrük vergilerinin devreye girmeyeceği açıklaması yapıldı. Geçtiğimiz günlerde özellikle ABD Başkanı Trump’ın yeni korumacı politikaların hayata geçirilebileceğine ilişkin açıklamalarının ardından iyiden iyiye derinleşen ticaret savaşına yönelik karamsarlığın hafiflemesi, etkisini hemen hafta başında küresel ekonomilerde gösterdi.
Asya piyasaları haftaya yükselişle başlarken ABD ile Çin’in ‘bir süreliğine’ hayata geçirdikleri ateşkesin ülkelerin ticaret savaşları yerine kendi ekonomilerinin gerektirdiği reformlara odaklanabileceği bir ortamı da beraberinde getiriyor. Son dönemlerde yavaşlayan ekonomik etkinliğin zararlarını ortadan kaldırmak için büyük merkez bankalarının para politikalarındaki gevşeme isteğiyle birlikte ticaret savaşlarındaki mevcut iyimser durum da küresel ekonomilerde bir süredir devam eden olumsuz gelişmeleri tersine çevirmeye yardımcı olacaktır. Ancak her daim günümüz diplomasisinin en etkin araçlarından olan yeni bir ‘tweet’ ile gündemin değişebileceğini de gözden kaçırmamak gerek.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 3 Temmuz 2019 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.