Güneşin yavaş yavaş bulutların arkasına saklanmaya başlayıp da ısınmaktan uzak kaldığı zamanlara erişirken hava durumu bültenlerinin bir klişesine atıf yaparak bu haftaki buluşmamızı açmak istedim. Meteoroloji’de ülkemize genelde Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgalarını sevgiyle anıyoruz.
İçinde olduğumuz dönemde ise küresel ticarete ve dolayısıyla da küresel ekonomik aktiviteye soğuk hava dalgası Balkanlar’dan değil de Asya’dan geliyor. Uzun dönemlerdir yüksek ihracat büyümesi performansı göstererek küresel ticaret hacmini ve ekonomik büyümeyi besleyen Asya ekonomileri bu sefer de seri halinde ticaretteki zayıf performanslarıyla gündem oluşturuyor.
Uluslararası kuruluşlar 2017 yılının sonuyla beraber özellikle küresel ticaret hacmindeki yavaşlama eğiliminin ardından küresel ekonomik büyüme performansının da olumsuz etkilendiği görüşü üzerinde hemfikir oldular. Uluslararası politika metinlerinde ‘uyuşuk’ bir performans gösterdiğinin altı çizilen küresel büyüme performansı, dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ile Çin arasında bir ayrık bir barışık şekilde devam eden ticaret müzakerelerinin, küresel talebin ve yatırımın zayıf görünümünün ve özellikle de makine ve dayanıklı tüketim mallarındaki ticaretin giderek zayıflamasının etkisi altında.
Sene başında yaptıkları öngörüleri birbiri ardına aşağı yönlü güncelleyen kuruluşlar arasında Uluslararası Para Fonu (IMF) geliyor. IMF küresel büyümeye ilişkin 2019 ve 2020 yılı öngörülerini 0,1 puan düşürürken OECD de 2008-2009 yılları arasında yaşanan Küresel Ekonomik Kriz’den bu yana dünya ekonomisinin en zayıf performansı göstermeye yakın olduğunun altını çizdi.
Uzun yıllarca ihracata dayalı büyüme modelini başarıyla uygulayarak yüksek büyüme oranlarına ulaşan Asya ekonomilerinden ise Ekim ayında birbiri ardına ihracata yönelik zayıf veriler geldi. Dünyanın en büyük ihracatçısı konumundaki Çin, başta ABD ile devam eden ticaret savaşları gelişmelerinin etkisi olmak üzere yavaşlayan küresel talebin de etkisiyle ihracatta beklediğini bulamıyor. Öyle ki, Eylül ayında Çin’in ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre %3,2 düşerken beklentilerin altında kaldı.
Konu ihracat olunca listenin üst sıralarında yer alan diğer Asya ülkelerinde de durum farklı değil. Geçmişte özellikle ihracatta gösterdikleri güçlü performans ile dikkat çeken Japonya ve Güney Kore’de ihracat 2019 yılında aylar itibarıyla 2018 yılının aynı ayına göre hiç artış göstermedi.
Güney Kore’den gelen verilere göre ihracat üst üste 11 aydır gerileme eğiliminde. Keza Japonya’ya ilişkin açıklanan dış ticaret istatistikleri de ihracatın 10 aydır üst üste gerilediğine işaret ediyor. Eylül ayı verilerine göre Japonya’da ihracat piyasaların yıllık bazda %3,7’lik düşüş beklentisine karşın %5,2 oranında geriledi. Tüm dünyada etkisini gösteren talep yavaşlaması dünyanın en büyük üçüncü ekonomisinin uluslararası ticaret istatistiklerinde de kendisini gösteriyor. Japonya’nın ihracatında Eylül ayındaki gerilemeye en büyük katkıyı otomobil parçaları ile yarı ileten sarışlardaki düşüş verdi.
2008 Küresel Ekonomik Kriz’in ardından dünya ekonomisi hızlı bir toparlanma eğilimine girse de hemen ardından gelen süreçte geçmişe nazaran yeni bir büyüme hikayesi yazması gerektiği gerçeğini de beraberinde getirdi. Önümüzdeki dönem, kaynakların çok daha etkin kullanıldığı, teknolojinin ve özellikle çevresel üretimin çok daha ön planda olacağı bir sürece ev sahipliği yapacak gibi.
Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 23 Ekim 2019 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.