Küresel Yavaşlama

1990’lı yılların gözde terimlerinden birisi olan ‘küreselleşme’ (İng: globalization) kavramı kendisine pek çok akademik çalışmada ve araştırmada yer buldu ve bulmaya da devam ediyor.

Temel olarak küreselleşme kavramı; mal, hizmet ve sermayenin artan hareketliliği sonucunda sınır ötesi karşılıklı ekonomik bütünleşme ve ulusal ekonomilerin dünya piyasalarına dâhil olma sürecinde dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan toplum ve devletler arasındaki iletişimin ve etkileşimin artması ve karşılıklı bağımlı hale gelinmesi olarak tanımlanıyor (Kıvılcım, 2013).

2000’li yılların eşiği olan Küresel Ekonomik Kriz’in hemen ardından 2010’lu yıllarda ise küreselleşme kavramının yerini Türkçemize ‘küresel yavaşlama’ olarak da çevirebileceğimiz ‘slowbalization’ kavramı aldı. 2019 yılının başında The Economist Dergisi, kapağına sırtına dünyayı alan bir salyangozu taşıyarak ‘slowbalization’ başlığını atmıştı ve bizler dünyanın yeni bir küresel ekonomik döneme girdiğini geride bırakmak üzere olduğumuz yıl içerisinde birçok kez; farklı göstergeler itibarıyla görmüş olduk.

Yeni küresel ekonomi düzeninde yerini giderek sağlamlaştıran Çin’in geçmiş dönemlere kıyasla çok daha zayıf bir görünüm çizen büyüme performansı, başta gelişmekte olan ülke ekonomileri olmak üzere dünyanın kalan kısmını da yakından etkiliyor. Bunun yanında yine 2018 yılının başından bu yana adeta bir mehter yürüyüşü tadı veren ‘ticaret savaşlarında’ yıl boyu belirsizliklerin var olması, gelen olumlu haberlerin hemen ardından bu olumlu havayı dağıtan kötü bir gelişmenin gelmekte gecikmemesi de 2019 yılında küresel yavaşlamanın öncelikli etkenlerinin başında geldi.

Ticaret savaşları, büyümenin lokomotifi rolündeki küresel ticaret hacmini doğrudan etkiledi. Dünya ekonomisinin nereye ve nasıl gittiğinin bir ölçücü konumundaki uluslararası ticaretteki bu yavaşlama, 2020 yılında maliyeti 700 milyar dolar ve büyüme oranında 0,8 puana varacak kayıplara sebep olabilecek konuma ulaştı. Öyle ki, geçtiğimiz haftalarda küresel ekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerini ve öngörülerini paylaşan Uluslararası Para Fonu (IMF) küresel ekonominin artan ticaret ihtilafları nedeniyle “senkronize yavaşlama” ile karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Ticaret savaşları, Brexit belirsizliği, gelişmekte olan ekonomilerdeki gelişmelerin makroekonomik baskılara sebep olması ve artan jeopolitik risklerin de tedarik zincirlerini bozduğu ve bununla birlikte yatırım ve büyüme ortamını zedelediği günümüz ekonomik görünümünde senkronize bir yavaşlama söz konusu. Öyle ki, 2019 yılında beklenen küresel ekonomiye ilişkin büyüme oranının 2009 yılındaki Küresel Ekonomik Kriz’den bu yana en yavaş hız olması öngörülüyor.

Uzun dönemler boyunca ihracata dayalı büyüme modelinin getirisiyle yüksek ihracat artış ve yüksek büyüme oranlarına ulaşan Çin, Japonya, Güney Kore gibi Asya ülkelerinde 2019 yılı boyunca yaşanan gerilemeler de uluslararası ticaretteki zayıflamanın küresel ekonomik aktivite üzerinde senkronize yavaşlama baskısını beraberinde getiriyor. Çin’in ihracatı üst üste 12 aydır gerilerken ihracattaki gerileme serisi Japonya için 11 ay, Güney Kore için 12 aya ulaştı bile.

2020 yılı küresel ekonomi ve uluslararası ticaret açısından ilgi çekici bir yıl olarak ufukta görünüyor.

Güzel bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 11 Aralık 2019 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.


a1.png

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s