Yaklaşık dört senedir bu satırlardan her hafta buluşma imkanı bulduğum siz değerli okuyucularımızın yeni yılını bir kez daha içtenlikle kutlayarak başlamak istiyorum yılın ilk buluşmamıza.
1 Ocak ile beraber 2010’lu yılların sonuna geldik ve 2020’li yıllar ile yeni bir on yıllık dönemin kapısını araladık. Ben de bu haftaki buluşmamızda geride kalan on yıllık dönemde gelişmekte olan piyasa ekonomilerine şöyle bir göz atmak istedim.
2010’lu yıllar Çin ekonomisinin hızlı yükselişine şahit oldu. Öyle ki, satın alma gücü paritesine göre (PPP) hesaplanan milli gelirlerin kıyaslamasında 2014 yılı Çin ekonomisinin ABD ekonomisini de geride bırakarak ilk sıraya yerleşmesine şahit oldu. GSYH kıyaslamasına baktığımızda 2006’ya kadar büyük farklılık gösteren ABD ile Çin ekonomilerinin büyüklüklerinin 2010’lu yıllarla birlikte birbirlerine yaklaştığını görebiliyoruz.
Gelişmekte olan ekonomiler ise Çin’in önderliğinde 2010’lu yılları hızlı büyüme dönemi olarak geride bıraktı. MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi geçen on yılda neredeyse ikiye katlayarak 6,2 trilyon dolar ile zirve gördü. Gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösteren şirketler ve bu şirketlerin piyasa değerleri sadece büyümekle kalmadı; aynı zamanda küresel piyasalar için giderek daha önemli bir konuma ulaştı.
Bugün küresel piyasalarda gayet önemli bir konuma ulaşan gelişmekte olan piyasaların lokomotif rolünü tabii ki Çin üstleniyor. Mevcut konumda dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan bu Asya devinin MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi’ndeki ağırlığı geride kalan on yılda %13,6’dan %30’a yükselmiş durumda.
Gösterge tahvil endekslerinde büyümeye en fazla katkıyı sağlayan ülke de yine Çin oldu. Çin şirketlerinin gösterge tahvil endekslerindeki ağırlığı bugün geldiğimiz noktada %29,5’e ulaşırken geride bıraktığımız on yılın hemen başında bu oran sadece %2,7 idi.
2019 yılını kapatırken karşıma çıkan çok çarpıcı iki grafiğin bize anlattığını sizlerle paylaşarak bu haftaki buluşmamızı sonlandırmak istiyorum. Financial Times tarafından hazırlanan grafiklerde bir dünya haritası üzerinde ABD ile Çin’in en fazla ihracat yaptığı ülkelerin sırasıyla mavi ve kırmızı renkle boyanmış halleri yer alıyor. İki grafikten ilki 2000 yılındaki durumu gösterirken bir diğeri ise 2019 yılının sonundaki durumu gösteriyor.
2000 yılındaki durumu gösteren ilk grafikte dünyanın çok büyük bir kısmı ABD tarafından arz edilen ürünlerle dış ticaretini şekillendirirken 2019 yılının sonuna geldiğimize grafik bambaşka bir hal alıyor ve tamamen kırmızıya -yani Çin’in hakimiyetine- bürünüyor. İşte bu durum da Çin ekonomisinin 2000’li ve 2010’lu yılları nasıl yükselişle geçirdiğinin bir başka göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
2010’lu yılları geride bırakarak 2020’li yıllara merhaba dedik. Henüz birkaç gününü yaşadığımız bu yeni dönem başlangıçta bile bu kadar hareketliyken bizi bekleyen yıllarda neler yaşayacağımız tam bir heyecan unsuru.
Güzel bir hafta olsun.
Bu yazı 3 Ocak 2020 tarihinde HaberAnkara‘da yayınlanmıştır.