Hayatın koşturmacasına kapılıp da bir an için unuttuğumuz ancak uzunca bir dönemin tüm dünya için en çetin sınavlarından birisi olan Kovid-19 hastalığın sadece toplum sağlığını değil aynı zamanda ekonomileri de bir hayli derinden yaraladı.
Öncelikli olarak küresel üretimin merkezi ve küresel tedarik zincirinin en önemli halkalarından birisi olan Çin’de başlayan ancak çok kısa bir sürede dünyanın her yanına yayılan bu salgın sadece üretim sektörünün değil diğer tüm sektörlerin de adeta çökmesine sebep oldu.
Geçtiğimiz haftalarda yine bu satırlardan sizlerle paylaşma şansına eriştiğim birkaç veri de tabiri caizse bu çöküşün en belirgin göstergeleri arasında yer alıyor: Salgının ülkeyi en yoğun şekilde etkilediği Nisan ayında Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve üretim üssü olan Almanya’da sanayi üretimi yıllık bazda %25,3 oranında gerileyerek verilerin tutulmaya başladığı 1991 yılından bu yana görülen en keskin gerileme olarak kayıtlara geçti. Salgının etkisini en fazla ve en ölümcül şekilde gösterdiği dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de ise Nisan ayında sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %15 oranında gerilerken Mart ayına göre ise %11,2 düzeyinde geriledi. Mart ayından Nisan ayına geçerken sanayi üretiminde görülen %11,2’lik düşüş ABD’nin son 101 yıllık tarihinde (yani Büyük Buhran’ı da kapsayan dönemde) sanayi üretiminde en yüksek düzeydeki aylık düşüş olarak kayıtlara geçti.
Tüm dünya salgından bu denli yoğun bir şekilde etkilenirken ülkemizin bu etkiden ayrışması neredeyse imkansızdı ve nitekim de öyle oldu. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) tanımına göre tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir endeks olan Ekonomik Güven Endeksi temel olarak tüketici güveni, reel kesim güveni, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerindeki sektörel güven endekslerini esas alıyor. Endeksin 100 eşik değerinin altında gerçekleşmesi ekonomik duruma ilişkin kötümserliği ifade ederken aksi durum ise ekonominin genel durumuna ilişkin iyimserliği ifade ediyor.
Salgının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enderin etkilerinin görüldüğü Nisan ayında Ekonomik Güven Endeksi bir önceki aya göre %44,1 oranında azalmış; Ekonomik Güven Endeksi’ni oluşturan tüm alt endekslerde keskin düşüşler gözlemlenmişti. Ancak Mayıs ayıyla beraber toparlanma eğilimi de hızlı bir şekilde kendini gösterdi. Mayıs ayında bir önceki aya göre %20,4 artış gösteren Ekonomik Güven Endeksi bu artışını Haziran ayında da sürdürdü ve endeks değeri Haziran ayında %19,1 oranında yükseldi.
Haziran ayı itibarıyla gerçekleşen 73,5 değerine baktığımızda salgının etkilerinin görülmeye başladığı Mart ayından önceki dönemi henüz yakalayabildiğimizi söyleyemiyoruz ancak toparlanma sürecinin bu şekilde devam etmesi durumunda bu sürecin çizeceği harfin kolları keskin bir “V” harfi olacağını söylemek mümkün. Keza, salgının yoğun bir şekilde etkilediği imalat sanayii sektöründeki öncü gösterge olan PMI endeksinin görünümü de bu öngörüyü destekler nitelikte.
Bu haftaki buluşmamızı sonlandırırken, tüm dünyada yaşanan bir çöküşün ardından gelmesi muhtemel hızlı toparlanma sürecinin ileride kırılganlıklar ortaya çıkarmaması için sağlıklı enstrümanlar ile desteklenerek etkin bir şekilde yönetilmesi gereğini de buraya bırakalım.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 1 Temmuz 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.