Sanmayın ki bu haftaki buluşmamızın başlığını verirken uyuduğum için kelimeleri nasıl yerleştirdiğimi bilemedim.
Her hafta bu köşeyi özenle takip eden siz değerli okuyucularımızın bu haftanın başlığı okuyunca zihinlerinde canlanan soruyu tahmin ediyor gibiyim: hem belirti olup hem de bu belirtilerin belirsizliği nasıl mümkün olur? Hepimizin yakinen şahit olduğumuz ve takip ettiğimiz gibi 2020 yılının başından beri yegâne gündemimiz haline gelen Kovid-19 salgını olmaz olmaz’ların rahatlıkla gerçek olduğu bir dönemin içinden geçmemize sebep oluyor. Bu sebeptendir ki daha önce oksimoron (oksis: sivri, keskin, bir şeyin sivri ucu, moron: aptal; oksimoron: kendi içinde çelişkili ifade) olarak gördüğümüz bir dolu ifadeyi olağan karşılıyoruz.
Koronavirüs salgını hayatın her alanını olduğu gibi küresel ticareti de gayet derinden etkiledi. Fabrikaların kapanmasıyla durma noktasına gelen üretimin yanında bir de sınırların kapatılmasıyla büyük bir darbe yiyen küresel ticaret, 2020 yılında bahsini geçirdiğimiz bu zorluklarla karşılaşırken zaten 2018 ve 2019 yıllarından miras olarak getirdiği korumacı politikaların ticareti azaltıcı etkileriyle de boğuşuyordu. Bütün bunların etkisiyle, 2019 yılında Küresel Ekonomik Kriz’den bu yana ilk kez küresel büyümenin altında kalan bir büyüme oranına erişen küresel ticaret hacmi 2020 yılının şimdiye kadarki döneminde de pek iç açıcı bir performans göstermiş değil. CPB’nin her ay kamuoyuyla paylaştığı Dünya Ticaret Görünümü endeksine göre Mayıs’da %1,1 oranında gerileyen küresel ticaret hacmi 2020 yılının ilk beş aylık döneminde ise %17’lik performans kaybıyla karşı karşıya kaldı bile. Küresel ticarete ilişkin veriler birkaç ay gecikmeli geldiği için Mayıs’tan sonraki görünümü ancak öngörmekle yetinebiliyoruz ama salgının dip noktasını gördüğü Mayıs ayından sonra tüm dünyadaki toparlanmanın küresel ticaret üzerinde bir miktar olumlu etki sağlayacağını söyleyebiliriz. Ancak Dünya Ticaret Örgütü de CPB de 2020 yılının tamamı için küresel ticaretin görünümü üzerinde kötümser beklentilere sahip: Dünya Ticaret Örgütü, 2020 yılı için iyimser senaryo altında %13; kötümser senaryo altında %32 arasında geniş bir aralık verirken bu benzeri görülmemiş sağlık krizinin ekonomik etkisi hakkında büyük bir belirsizlik bulunduğunun altını çizmişti. Keza, her ay küresel ticaretin görünümünü incelemesi açısından beklentilerinin önemli olduğu düşünce kuruluşu CPB’nin de 2020 küresel ticaret hacmine ilişkin beklentisi %17 oranında düşüş yönünde.
Öte yandan, Nisan ve Mayıs aylarında dibi gören salgının etkilerinin tüm dünyada gerçekleşen kademeli toparlanma süreciyle beraber bir miktar azaldığından yola çıkarak ticari faaliyetin, 2020’nin geri kalanında tüketici talebindeki iyileşmeyle beraber kademeli olarak toparlanacağını söylemek de mümkün. Ancak bu noktada uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, o bahsi her daim geçen ve tüm dünya için artık daha da yoğun bir şekilde konuşulmaya başlayan ikinci dalganın ve salgının devam etmesinin beklentisiyle karantina önlemlerinin yeninden devreye sokulması riskinin tedarik zincirlerinde yeniden olumsuzluğa yol açacağını ifade ediyor. Moody’s bununla birlikte salgının halihazırda zaten yavaş ilerleyen ticaret müzakerelerinin seyrini de olumsuz şekilde etkileyeceğinin altını çiziyor.
Geçen haftaki buluşmamızda bulunan okuyucularımız hatırlayacaktır: salgının özellikle dijitalleşme alanında atılan adımların hızlanmasına ve yıllarca sürebilecek bir dönüşüm sürecinin birkaç ay içerisinde hayata geçirilmesine vesile olduğundan bahsetmiştik. Küresel tedarik zincirlerinin ne kadar kırılgan olduğunun tecrübe edildiği bu salgınla beraber önümüzdeki dönemde özellikle otomotiv ce elektronik sektörlerinde yerel tedarik zincirlerinin tasarım ve uygulama süreçlerinin hızlanacağını söylemek de mümkün. Geleceğin dünyasının şekillendiği bugünlerde ülkemizde de bu alanda çalışmaları hızlandırmaya ve yoğunlaştırmaya ihtiyacımız var.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 19 Ağustos 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.