Korona Günlerinde Sanat

Varımız yoğumuz koronavirüs. Yılın başında Çin’de ortaya çıkan ancak -en azından servis edilen haberlere göre- şu an itibarıyla sanıyorum ki bir tek Çin’in gündeminden çıkan koronavirüs salgını aklımıza gelebilecek hemen her sektörü etkiliyor, hem de çok derinden.

Ülkeler salgının en derin etkilerinin görüldüğü yılın ikinci çeyreğinde daha önce eşine benzerine rastlanmayan ekonomik daralmanın içinde buluyor kendilerini. Milyonlarca kişi işinden olurken fabrikalar mecburi kesintiler yapmak zorunda kalıyor. Bütün bu etkilerden en önemlisi de toplum sağlığına tabii ki: bu satırların kaleme alındığı sırada tüm dünyada Kovid-19 teşhisi konan kişi sayısı 27,5 milyonu aşarken bu hastalıktan hayata veda edenlerin sayısı ise 900 bine ulaştı.

Görünen o ki bu hastalıkla uzunca bir süre daha kararlılıkla mücadele etmek zorundayız. Çünkü dünyanın dört bir tarafından gelen yeni veriler salgının güç kaybetmediğine, aksine güz ve önümüzdeki kış mevsiminin getireceği rahatsızlıklarla birlikte daha da güçleneceğine işaret ediyor. Geçtiğimiz bahar mevsiminde olduğu gibi yine evlerimize kapanmak zorunda kalır mıyız bilemiyorum ancak yılın büyük bir kısmında olduğu gibi yılın kalan kısmında da kültürel ve sanatsal etkinliklerden mahrum bir şekilde hayatımızı idame ettirmeye çalışacağımız aşikâr.

Salgından korunmak için gereken tedbirlerin başında sosyal mesafe kuralı geliyor. Hiç şüphesiz bu kural kültürel ve sanatsal aktivitelerin hiç hoşuna gitmeyen bir husus olarak karşımıza çıkıyor. Artık çok uzakta gibi görünen sağlıklı günlerimizde yüzlerce, binlerce, on binlerce insanın bir araya gelebilip de eşlik etme imkanına sahip olduğu kültürel ve sanatsal etkinlikler artık belirli kısıtlamalar olmadan yapılamıyor. Konserler, gösteriler, oyunlar… Daha bir dolu etkinlik ya süresiz bir şekilde erteleniyor ya da mümkün olduğunca az kapasiteyle gerçekleştirilmeye çalışıyor. Hiç şüphe yok ki, salgının sanat ekonomisine olan etkisi de yadsınamaz büyüklükte şekilleniyor.

ABD için yapılan bir çalışmada iptal olan/ertelenen kültürel ve sanatsal etkinliklerin ortaya çıkardığı ekonomik etkinin 12,5 milyar dolar seviyesine ulaştığı değerlendirilirken sektörde faaliyet gösteren ekonomik aktörler arasında yapılan ankete göre koronavirüs salgınının finansal etkilerinin ‘çok ciddi’ olduğu ortaya koyuluyor. Gerçekleştirilmesi planlanan her 100 etkinlikten 96’sı iptal edilirken bu sektörde faaliyet gösterenlerin %11’inin gelecekte hayatta kalma ümidi bulunmuyor.

Richard Florida ve Michael Seman’ın Brookings için yaptığı çalışmada da ABD’de Nisan-Temmuz döneminde sanat ve kültür sektöründe çalışan 2,7 milyon kişinin işinden olduğu yan sektörler de hesaplamaya dahil edildiğinde ekonomik kaybın 150 milyar dolara kadar ulaştığı ifade ediliyor. Çalışmada ayrıca, ekonomik etkilerin yanında salgının etkisiyle durma noktasına gelen sanatsal ve kültürel etkinliklerin iyi hissetme durumu, hayatın kalitesi gibi nümerik unsurlarla ölçülemeyecek alanlarda da kayba sebep olduğu değerlendiriliyor.

Ülkemizde de kültürel ve sanatsal etkinliklerden devam etmesine karar verilenleri, koronavirüs önlemleri altında gerçekleştirilmeye başladı. Geçtiğimiz hafta Devlet Tiyatroları bu sezonun perdelerini açarken sahne sanatlarının en büyük besleyicisi olan seyirci koltuklarındaki tenhalık, etkinliğin giriş ve çıkışındaki kaygı geride bıraktığımız o sağlıklı günlerde aslında ne kadar büyük bir hazineye sahip olduğumuz konusunda bizi bir kez daha düşüncelere sevk etti.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 9 Eylül 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.


Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s