Bundan henüz kısa bir süre önce dahi televizyon ekranında gördüğümüz ve hayretle seyrettiğimiz birçok şeyin bugün hayatımızın normal akışı içerisinde adeta bir ihtiyaç haline geldiğini hep beraber tecrübe ediyoruz. Tıpkı bugünün nesnelerinin geçmişte tasarlandığı ve planlandığı gibi geleceğin dünyasını şekillendirecek nesneler, uygulamalar vb. de bugünden tasarlanıyor ve planlanıyor. Hiç şüphesiz ki bu tasarlama ve planlama sürecinde de AR-GE faaliyetleri ve patent süreçleri büyük öneme sahip.
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre en güncel veri olan 2018 yılı itibarıyla ülkemize AR-GE faaliyetlerine yapılan harcama 38,5 milyar TL’ye yükseldi. Tutar böyle dile getirdiğimizde bir hayli yüksek bir miktarı işaret ediyor olabilir ancak kişi başına düşen yurtiçi AR-GE harcamasına ve toplam harcamanın ekonomimizdeki yerine baktığımızda, geçmişe kıyasla aldığımız yolun önemini yadsımadan hala almamız gereken yol olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Öyle ki, kişi başına düşen yurtiçi AR-GE harcaması 2018 yılı sonu itibarıyla 100 dolar olurken AR-GE harcamalarının toplam gelirimizden aldığı pay ise %1,03 düzeyinde gerçekleşti. Tekrarlamakta fayda var: 2002 yılında %0,51 düzeyinde olan AR-GE harcamalarının milli gelirdeki oranını ikiye katlamak göz ardı edilemeyecek bir başarı. Ancak bunun yanında diğer ülkelerdeki oranlara da bir göz atarak daha fazla yol almamız için kendimizi daha da motive etmemiz gerekiyor. OECD verilerine göre AR-GE harcamalarının toplam gelire oranı 2018 yılı sonu itibarıyla İsrail’de %4,94, Güney Kore’de %4,53, İsveç’te %3,32, Japonya’da %3,28, ABD’de ise %2,83 olarak gerçekleşti.
Bunun yanında daha güncel bir veri olarak 2019 yılında firmaların AR-GE harcamaları ile 2020 yılı için planladıkları harcama patikalarını inceleyen “Turkishtime Türkiye Ar-Ge 250 Araştırması” da ülkemizde AR-GE alanının artık firmaların odak noktası haline geldiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Araştırmaya konu olan 500 firmanın 2019 yılındaki AR-GE harcama tutarı 15,6 milyar TL’ye yükselirken söz konusu firmalar arasında savunma sanayii sektöründe faaliyet gösteren firmaların atmış olduğu adımlar dikkat çekti. Öyle ki, liderlik koltuğunda 2018 yılına kıyasla 2019 yılında AR-GE harcamalarını iki katına çıkararak 3 milyar TL’ye yükselten TAİ bulunurken 2018 yılının lideri ASELSAN ise 2 milyar 975 milyon TL’lik AR-GE kaynağı ile listenin ikinci sırasında yer aldı. Listenin üçüncü sırasında ise yine bir savunma sanayii firması olan ROKETSAN bulunuyor. Ülkemizde AR-GE’ye en fazla kaynak ayıran diğer firmalara baktığımızda ise otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde faaliyet gösteren firmaları görüyoruz.
Söz konusu dönemde ilginç bir sonuçla karşılaşıyoruz: araştırmada ilk 50 firmanın yaptığı Ar-Ge yatırım toplamının 2018’de %56,2’sini oluşturan savunma sanayinin payının 2019’da %62,8’e kadar çıktığı görüldü. Öte yandan, otomotiv ve beyaz eşya firmalarının yapmış olduğu AR-GE harcamalarının 2019 yılında sırasıyla %2 ve %2,1 oranlarında küçüldüğü görüldü. Bu durum, savunma sanayii sektörü dışındaki sektörlerin ulusal ve küresel ekonomik gelişmelerden olumsuz etkilendiği ve AR-GE yatırımlarını mecburen azaltmak zorunda kaldığı şeklinde değerlendiriliyor.
Çalışma kapsamında yer alan araştırmalardan birisi de alınan patent sayısı oldu. AR-GE merkezinde alınan patent sayısına göre Turkcell 142 patent ile listenin başında yer alırken Turkcell’i 36 patent ile Netaş izledi. Küçük bir hatırlatma: Çin’de 2018 yılında yapılan patent başvurusu 1,4 milyon adet.
Hızla gelişen ve dönüşen dünyaya ayak uydurmak üzere ülkemizde de özellikle son yıllarda yazılım, tasarım, dijital dönüşüm alanlarında yaşanan gelişmeler hiç şüphe yok ki yüzümüzü güldürüyor. Bu çetin yarışın giderek kızıştığını unutmadan şimdiye kadarki edinimlerimizle çok daha ileriye yol almaya devam etmeliyiz.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 21 Ekim 2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.