Mutluluğu İnşa Etmek Gerek

Zor ve etkilerinin uzunca bir süre süreceği aşikar olan bir seneyi ardımızda bıraktık. Takvimler henüz 2020’yi göstermeden Çin’de görülen bilinmez bir hastalık yeni yıl ile birlikte bir salgın haline dönüştü ve birçok isim tarafından İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın karşılaştığı en zorlu dönem olarak kayıtlara geçti.

Daha önce turistlerden iğne atsanız yere düşmeyecek dünyaca ünlü meydanlar boş kaldı, birçok can kaybı verildi, insanlar ya balkonlardan ya da teknolojinin nimetinden yararlanarak birbirleriyle özlem giderebildi. Tam normalleşmeye başladık dedik, ikinci dalga… İkincisi, üçüncüsü… Ve görünen o ki bu dalgalar bir süre daha gündemimizi işgal etmeye başlayacak.

Evet, sizin de tahmin edeceğiniz üzere bu haftaki gündemimizin ilk başlığında yine Kovid-19 hastalığı yer alıyor. Artık kendisini anmadan ikiden fazla cümle kuramadığımız, o çok bilinen ve kullanılan tabirle “yeni normal”imizde hayatımızı şekillendirmeye çalışsak da bunda zorlandığımız artık hepimizin malumu. Kendimizi fiziksel olarak virüsten korumaya çalıştığımız süreçte zihnimizi bunca kaygıdan koruyamıyoruz. Hiç şüphesiz bu durumu etrafımızdaki insanlarla olan iletişimimizden ve ilişkimizden kendimiz de çok rahat bir şekilde fark edebiliyoruz ama her zaman olduğu gibi inanmayı seçtiğimiz sayılar ve istatistikler de bu düşüncemizi doğrular nitelikte.

Türkiye İstatistik Kurumunun her sene yaptığı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nın 2020 yılına ilişkin sonuçları geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaşıldı. Söz konusu araştırmanın sonuçlarına göre 2020 yılında mutlu olduğunu beyan eden 18 ve daha üzeri yaştaki bireylerin toplam nüfus içerisindeki oranı çalışmanın yapıldığı dönemin en düşük seviyesi olan %48,2’ye geriledi. Diğer bir deyişle, toplumun yarısı kendini mutlu hissetmiyor. 2020 yılında mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2019’daki %13,1 seviyesinden %14,5 düzeyine yükseldi.

Araştırmanın alt kırılımlarına baktığımızda ilginç sonuçlar bizi karşılıyor. Öyle ki, çalışmanın yapılmaya başlamasından itibaren erkeklere kıyasla kendini mutlu beyan eden kadınların oranı daha yüksek seyrederken 2020 yılında kadınların mutluluğundaki azalma erkeklerinkinden daha yüksek oranda gerçekleşti. Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı, 2019 yılında %47,6 iken 2020 yılında %43,2 oldu. Kadınlarda ise bu oran, 2019 yılında %57,0 iken 2020 yılında %53,1 oldu.

Hayat koşturmacası toplumun mutluluğunu yakından etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.  Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyine göz attığımızda, 65 yaş ve üzeri yaş grubu 2020 yılında %57,7 ile en yüksek mutluluk oranının görüldüğü yaş grubu oldu. 2020 yılında en düşük mutluluk oranı ise %45,4 ile 35-44 yaş grubunda gözlemlendi. Her daim geleceğimizin mimarı olarak gördüğümüz ve dile getirdiğimiz gençlerimiz; yani 18-24 yaş grubu ise %47,1’lik bir mutluluk oranına sahip.

Son olarak eğitim durumuna göre mutluluğa göz atalım: Eğitim durumuna göre mutluluk düzeyi incelendiğinde; 2020 yılında en yüksek mutluluk oranı, %54,4 ile bir okul bitirmeyenlerde görüldü. Bunu sırasıyla; %50,3 ile ilkokul mezunu, %46,8 ile lise ve dengi okul mezunu, %46,1 ile yükseköğretim mezunu ve %44,2 ile ilköğretim veya ortaokul mezunu bireyler takip etti.

Bu haftaki buluşmamızı, geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz, ülkemizin en önemli değerlerinden birisi olan Doğan Cüceloğlu’nun sözüyle sona erdirelim: Mutluluk aramakla bulunacak bir şey değildir; onu inşa etmek gerekir.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 24 Şubat 2021 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.


Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s