Eskilerin bir sözü vardır: “macun tüpten çıktı” diye. Bu satırlardan siz değerli okuyucularımızla defalarca üzerine değerlendirme yaptığımız ve inanıyorum ki önümüzdeki dönemde de yapmaya devam edeceğimiz yeşil dönüşüm sürecini de tüpten çıkan macuna benzetmek mümkün
Nasıl ki macunu tüpe geri sokmak neredeyse imkansızsa, gezegenimizin doludizgin ihtiyacını duyduğu her halinden belli olan ve sürecin de aynı hızda devam ettiği yeşil dönüşüm olgusundan geri dönmek de bir o kadar imkansız. Öyle ki, yıllar yılı ‘kahverengi ekonomilerin’ sefasını süren dev şirketler bile artık kurulu yatırımlarını elden çıkarıyor ya da yeşil ve yeni dünyaya uygun bir şekilde yeniden değerlendiriyorlar.
Dünyanın en büyük petrol şirketlerinin başında gelen Royal Dutch Shell (Bizim bildiğimiz adıyla sadece Shell), sahip olduğu en gözde petrol üretim tesislerinden birini satışa çıkardığını açıkladı. 9,5 milyar dolar karşılığında varılan anlaşmanın detaylarını ise Shell şöyle duyurdu: karbon salınımını azaltmaya ve daha fazla yenilenebilir enerji yatırımı yapmaya yönelik adımlar. Hiç şüphe yok ki, bu tesis Shell’in karbon salınımının çok küçük bir kısmını oluştursa da yukarıda söylediğimiz gibi, tüpün macundan çıktığını ve sürecin artık geri dönülemez kısmına geçtiğimizi yadsımak çok da mümkün değil. Shell ile beraber geçtiğimiz haftalarda bir diğer büyük petrol şirketi olan BP’nin Hazar Denizi havasındaki petrol yatırımlarından bazılarını devam ettirmeme kararı aldığının haberi ajanslara düşmüştü. BP yaptığı açıklamada, temiz enerjiye odaklı bir yapılanmanın içinde olduklarını ve şirketin stratejilerinin yenilenebilir enerjiye doğru yoğunlaşacağını bildirmişti.
Dünyanın en büyük iki petrol şirketinin kahverengi ekonominin meyvelerini uzunca bir süredir yedikleri yatırımlarını durdurup ya da azaltıp önümüzdeki dönemin esas belirleyicisi olan yeşil ekonomilere ve bununla beraber sürdürülebilir enerji teminine odaklanması, aslında yeşil dönüşüm sürecinin hızla hayatın içinde var olduğunun da bir göstergesi. Hepimizin bildiği gibi, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile beraber Avrupa kıtasının 2050’ye kadar iklim-nötr (yani karbon salınımının sıfırlandığı) bir yapıya bürünmesi amaçlanırken bu hedefin dünyanın geri kalan kısmı için de hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Ancak artık bir kriz boyutuna ulaşan iklim değişikliğinin mevcut seyri devam ettiğinde bu yüzyılın sonuna kadar ulaşılması hedeflenen 1,5 derecelik ısınmaya bundan çok daha kısa sürede ulaşacağımıza ve yüzyılın sonuna kadar yapılan projeksiyonların kötü senaryoya doğru evrilmeye başladığına işaret ediyor. Öyle ki, geçtiğimiz günlerde başkanı olan Fatih Birol’unda TIME dergisinin belirlediği dünyanın en etkili 100 kişisi arasında yer aldığı Uluslararası Enerji Ajansı da (IEA) küresel ölçekte 2050 yılında sıfır karbon salınımı hedefine ulaşılabilmesi için petrol yatırımlarının çok hızlı bir şekilde durdurulması gerektiğine işaret ediyor. Gezegenimizin iklim nötr olabilmesi için mevcut petrol yatırımlarının durdurulmasının yanında 2030’a kadar güneş ve rüzgarda devreye alınacak kapasitenin 2020’nin dört katı seviyesinde olması gerektiği de ajansın raporunda yer alan önemli hususlardan.
Gezegenimiz şimdiye kadar olmadığı kadar önemli ve büyük işaretler veriyor. İklim değişikliğinin etkilerini bir an önce bertaraf edebilmek için kemerlerimizi bağlayıp yeşil dönüşüm sürecini olanca hızıyla sürdürmemiz gerekiyor.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 22 Eylül 2021 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.
