Kriz Yeni Fırsatlar Doğuruyor Derken

İskoç bir mucit olan James Watt’ın buhar gücünü enerji üretiminde kullanmayı keşfettiği buhar türbini makinesinin üzerinden yaklaşık 250 yıl geçti ve sanayileşme evrim geçirerek büyük bir hızla devam ediyor. Önce buhar gücü, elektriğin kullanımı, sonrasında bilgi teknolojileri, şimdi ve önümüzdeki yakın gelecekte de yapay zekanın kullanımını odağına koyan sanayileşme, giderek daha büyük bir hızla dünyayı şekillendirirken gürül gürül akan bir suya benzeyen bu sürecin yapımları kadar yıkımları da; ileriye gidişleri kadar geriye dönüşleri de oluyor.

Enerji ekonomik büyüme ve kalkınma için bir oksijen gibi. Varlığında ne kadar önemli olduğunu hissetmediğiniz ancak yokluğunda yaşamdan kopacak gibi hissedeceğiniz, nefessiz kalacağınız bir şey. Başta gelişmiş ülkelerin sürüklediği sanayileşme süreci, tüm dünyayı hızla büyütürken aynı zamanda enerji talebinin de daha büyük bir hızda büyümesine sebep oldu. Hatta bu hızlı gidişin önümüzdeki dönemde de hız kesmeyeceği öngörülüyor. Öyle ki, Uluslararası Enerji Ajansının verilerine göre 2050’ye kadarki artık yakın dönem olarak isimlendirebileceğimiz süreçte enerji talebinin %40’tan daha fazla artacağı yapılan projeksiyonlar arasında kendine önemli bir yer buluyor.

Bu satırlardan defalarca değerlendirme imkanı bulduk. Dünyamızın sınırlı kaynakları böylesine hızlı bir seyre cevap veremiyor. Sanayileşmeyi sürükleyen gelişmiş ülkelerin başı çektiği büyüme ve kalkınma muhterisi ülkelerin, gezegenimizin doğal kaynaklarını hiç bitmeyecekmişçesine hunharca kullanmaları sonucu tüm insanlık bugün artık bir kriz boyutuna dönüşen iklim değişikliğiyle ve onun getirdiği başta kuraklık, kıtlık olmak üzere birçok önemli sorun ile mücadele etmek zorunda. İnsanlığın bu mücadeledeki en büyük silahı olan, sera gazı emisyonlarının %70’ini tek başına üstlenen enerjideki paradigma dönüşümü gerekliliği ve bu yöndeki irade, adına enerjide yeşil dönüşüm dediğimiz önemli ve bir o kadar da elzem bir süreçle bizleri tanıştırmıştı. Ancak büyüklerimizin dediği gibi kazın ayağı pek de öyle olmadı.

Öyle ki, verilen taahhütlere rağmen 2021 yılı atmosferdeki sera gazı emisyonunun rekor seviyede gerçekleştiği yıl olarak kayıtlara geçerken Şubat ayında patlak veren ve daha geçtiğimiz günlerde NATO Genel Sekreteri’nin “yıllarca sürebilir” dediği Ukrayna-Rusya savaşının ortaya çıkardığı enerjideki kriz hali, insanlığın yeni fırsatlardan ziyade yeni krizlere doğru yelken açmasına sebep oluyor. 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefini kararlılıkla hayata geçirmeyi planlayan Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya ülkesinin önümüzdeki kışta enerji ihtiyacını karşılaması amacıyla kömür santrallerinin daha fazla kullanılmasını tartışmaya açarken Hollanda da kömür santrallerine yönelik kısıtlamaları kaldırma kararı aldı.

NASA’nın verileri sanayileşmenin başlamasından bu yana yeryüzünün 1,1 derece ısındığını ve bu ısınmanın çok büyük bir kısmının son 50 yıllık dönemde gerçekleştiğini söylüyor. İnsanlık, aynı anda karşı karşıya kaldığı birçok krizle mücadele ederken olan yine, kendisinden bir başka tane olmayan gezegenimize oluyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 22 Haziran 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.


Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s