Bindik Bir Alamete

Sanayi Devrimi’nden bu yana yeryüzü ve okyanuslar hızla ısınıyor. Öyle ki, özellikle 2000’li yılların başıyla birlikte her yıl yeni bir sıcaklık rekoru kırılıyor ve tarihin en sıcak 20 yılı arasında son 18 yıl yerini aldı. Bundan yaklaşık bir yıl önce, dünya ekonomisinin %90’ını oluşturan ülkelerin katılımıyla düzenlenen COP Birleşmiş Milletler 26. İklim Değişikliği Konferansı’nda ülkeler, iklim değişikliğiyle etkin mücadele noktasında şimdiye dek olmadığı kadar güçlü bir şekilde irade beyanında bulunmuşlardı ancak bu konferansın gerçekleştirildiği 2021 yılı atmosferdeki sera gazının rekor kırdığı bir yıl olarak geride kaldı.

Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) verilerine göre, yeryüzündeki ısınmayla birlikte sıcaklıkların uzun dönemli ortalama değerlerden sapması da bir o kadar hızlı bir şekilde artıyor. 2021 yılında ortalama sıcaklık, NASA’nın baz aldığı 1951-1980 arasındaki dönemdeki ortalamadan 0,85 derece daha yüksek iken özellikle buzullardaki hızlı ısınma büyük bir tehlike yaratıyor. 2021 yılının geneline baktığımızda ülkemizin de bulunduğu kuşakta ortalamadan sapma değeri yaklaşık 2 derece iken bu değer Kuzey Kutbu’nda 4 dereceye kadar yükseliyor. Bütün bunların bir sonucu olarak 2021 yılında yeryüzü Sanayi Devrimi’nden bu yana 1,1 derece ısınmış durumda. Bu köşeyi takip eden değerli okuyucularımız hatırlayacaklardır; yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadele politikasının temel amacı, söz konusu ısınma değerini 1,5 derecede sabit tutabilmek. Demek değil ki, 1,5 derecede sabit tuttuğumuzda her şey günlük güneşlik olacak. Hayır. Sadece mevcut kaynaklarımızı daha fazla yitirmeden kullanabileceğimiz bir eşik değer. Bu eşik değerin üzerine çıktığımız her bir adımda buzullar daha büyük bir hızla erimeyi, ormanlar daha büyük bir hızla kaybolmayı, canlı türleri daha büyük bir hızla ortadan kalkmayı sürdürecek.

Zehir ortada, peki ya panzehir? Aslında insanlık onu da keşfetmiş durumda ancak hayata geçirme noktasında ifade ettiği kadar kararlı değil. İklim değişikliğiyle mücadelenin anahtarı yeşil dönüşüm sürecinin en önemli öğesi enerji. Çünkü küresel sera gazı salınımlarının %70’lik kısmını enerji sektörü tek başına ortaya çıkarıyor. Hal böyleyken, yeryüzünün hızlı ısınmasına ve atmosferin hızla sera gazı salınımına maruz kalmasına engel olabilmek için atılacak ilk adımlar arasında enerji alanındaki hızlı ve köklü değişim yer alıyor. Ancak yaşanan gelişmeler enerjide yeşil dönüşümün hiç de hayal edildiği gibi ve hızda gerçekleşmeyeceğini henüz bir yılda gösterdi bize. Dünya, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın enerji sektörüne yansımalarını henüz yaz aylarında bile derinden yaşıyor. Rusya’nın planlı kesintileri sebebiyle arz tarafındaki aksaklıklar enerji maliyetlerini hızla yükseltiyor. Buna küçük bir örnek verelim: bu yılın başında 120 euro seviyelerindeki Almanya’da 2023 vadeli elektrik kontratları tarihinde ilk kez 1000 euro eşiğinin üzerine yükseldi. Yazın son günlerini yaşıyoruz ve kendimizi kışa hazırlıyoruz. Enerji talebinin giderek daha büyük bir hızla artacağı önümüzdeki günlerde artan enerji maliyetlerinin, ülkelerin yeşil dönüşüme ayak uydurmalarının önünde en büyük setlerden birisi olacağı aşikar.

Takvim yaprakları birer birer yırtılıyor ve biz geç kaldığımız her bir gün dünyamızın geleceğinden çalıyoruz. Önceki yıllarda Eylül’de, Ağustos’ta gerçekleşen “dünyanın bir yıllık kaynaklarını kullanıp bitirdiği günü gösteren gün” olan Dünya Limit Aşımı günü bu yıl 29 Temmuz’a kadar geri geldi. Dünya bize çoktandır bir şeylerin düzgün gitmediğine işaret ediyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 31 Ağustos 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s