Dijital Çoban

Teknolojinin durmadan yorulmadan gelişimini artık nefesimizi tutmuş bir halde takip ediyoruz. Bundan yalnızca 30-40 yıl önce abone olup da bağlanması için yıllarca beklenen ev telefonlarından bugün sadece sesli komutlarla çalışabilen ve koskocaman dünyayı cebimize sığdıran telefonlara… İşinizi bitirip de aracınıza doğru hareketlenmişken park edilmiş aracınızın nerede olduğunun bildirimini size gönderen, en amansız hastalıkların teşhisini dahi erken dönemlerde yapabilen, dava dosyalarının uzun ve meşakkatli süreçlerini hızla kısaltan yapay zeka teknolojilerine… Ancak bilim kurgu filmlerinde olabileceğini zannettiğiniz bir dolu gelişme bugün artık günlük yaşantımızın bir normali haline gelmiş durumda.

Teknoloji hayvancılığa da elini attı. Dijital çoban teknolojisiyle birlikte artık sürülerin GPS ile takibi ve sürüden ayrılan hayvanların tekrar sürüye dönmelerini sağlamak mümkün hale geldi. Sadece yer takibinin değil aynı zamanda hayvanların sağlık durumları, kilo görünümleri, yeme içme alışkanlıkları gibi birçok farklı hususun da hızlı ve etkin bir şekilde takibini mümkün kılan bu teknolojinin tek bir eksiği var tabii ki: o da hayvanlar ile çobanı arasında o hikayelere, romanlara konu olan iletişim.

Yine geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan bir teknoloji de, çocukluğumuzun en önemli hatıralarının başında gelen paraşüt ile birlikte günümüzde iyiden iyiye bir kriz haline dönüşen enerji üretimini hem de yenilenebilir bir şekilde mümkün kılıyor. Rüzgar paraşütü bünyesinde bulundurduğu mekanizmayla havada asılı kaldığı süre boyunca rüzgar enerjisi üretebiliyor. Bu satırları takip eden ilgili okuyucularımız anımsayacaklardır; geçtiğimiz haftalarda Rusya’nın enerjideki gücünü bir yaptırım aracı olarak kullanmaya başlaması ve buna bağlı olarak Avrupa’da kışa ilişkin olarak yükselen kaygılardan bahsetmiştik bu satırlarda. Rusya’nın geçtiğimiz günlerde Kuzey Akım 1 kanalıyla Avrupa’ya aktardığı gaz akımını kestiğini duyurmasıyla birlikte Avrupalıların kışı Türkiye’nin sıcak yerlerinde geçirmek için hazırlık yaptığı haberleri geldi. İşte enerjinin bu denli belirleyici olduğu bu dönemde, bir çocukluk hatırası olan paraşütün minimal düzeyde de olsa enerji üretimine destek veriyor olması teknolojinin geldiği noktayı göstermesi açısından önemli bir gelişme.

Ünlü dağ tırmanıcısı Hugh Herr’in geçirdiği ağır kaza sonrasında yeniden parkurlara dönmesini sağlayan da yine teknoloji. Herr, biyomekanik alanda teknolojinin nimetlerinden faydalanarak yapay bacaklarını sinir sistemine entegre etmeyi başardı ve bu sayede beyninden gelen komutlarını yapay bacaklarına ileterek yeniden o çok sevdiği tırmanışlarına geri döndü.

Teknoloji baş döndürücü bir hızda gelişiyor ve insanlık bu hıza kimi zaman yetişemiyor. Geleceğin daha bugünlerden şekillendiği dünyamızda yarının kazananı olmak için teknolojiyi sadece tüketen değil aynı zamanda başarıyla üretenler arasında olmamız artık bir şart haline geldi.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 7 Eylül 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.

Reklam

One comment

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s