Kademeli (A)Normalleşme

Küresel ekonomik görünüm şaşırtıcı bir dönemden geçiyor. Birkaç ay sonra Çin’de görülmesinin üzerinden üç sene geçecek Kovid-19 salgınının toplum sağlığına, sosyolojik yapıya, tüketim alışkanlıklarına, çalışma uygulamalarına etkileri çok derinden oldu. Bir derinden etkisi de küresel ekonomilere oldu tabii ki. Ticaretin, üretimin, turizmin durma noktasına geldiği günlerden geri dönüş süreci beklendiğinden daha sancılı gelişiyor. Üstüne üstlük bir de küresel iklim değişikliği, yeşil dönüşüm, jeopolitik gelişmeler derken dünya peşi sıra sınamalardan geçiyor. İşte tam da bu yüzden, salgın döneminin revaçta söylemi kademeli normalleşme yerini kademeli anormalleşmeye bırakıyor. Gelin Türkiye ekonomisindeki son gelişmelere şöyle yakından bir bakalım.

Ülkemizde bir süredir döviz kuru tarafındaki baskıyla ve ekonomilerin baş belası enflasyonla mücadele ediyoruz. Hiç şüphesiz bu iki unsur, üretim ve tüketim tarafında fiyatlama davranışlarını ve beklentilerini bozuyor. Bu duruma bir de en büyük ihracat pazarımız konumundaki Avrupa’da yaşanan belirsizlikler, önümüzdeki döneme ilişkin ekonomideki duraksama beklentileri ve üretimin oksijeni niteliğindeki enerjide yaşanan gelişmeler eklenince bütün bunların sonucunda reel kesim güveni Haziran 2020’den bu yana ilk kez eşik değerin altına geriledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının imalat sanayiinde faaliyet gösteren 1744 iş yerinin yanıtlarını ağırlıklandırıp toplulaştırarak elde ettiği Reel Kesim Güven Endeksi verilerine göre sektörün güveni bir önceki aya göre 2,2 puan gerileyerek 99,9 puana düştü ve 100 eşik değerinin altında kaldı. Endeksin 100 değerinin altında gerçekleşmesi reel kesim temsilcilerinin ekonomik faaliyetlere ilişkin güveninin azaldığı (kötümser) görünüme işaret ediyor.

Reel kesimin önümüzdeki üç aylık beklentilerine baktığımızda bizi aşağı yönlü kırmızı oklar karşılıyor. İmalat sanayii üreticileri gelecek üç ayda üretim hacmiyle beraber toplam sipariş miktarının da hem iç hem de dış piyasanın etkisiyle gerileyeceğini bekliyor. Bu durumun istihdamda azalışa sebep olacağı öngörülürken satış fiyatında ise yükseliş beklentiler arasında. Gelecek üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacmi, iç piyasa sipariş miktarı ve ihracat sipariş miktarında artış bekleyenler lehine olan seyrin bir önceki aya göre zayıflaması, önümüzdeki günlerde reel kesimin bulutlu bir hava beklediğinin göstergesi.

Beklentilerin yanında mevcut durumda sanayinin çarklarının yavaşladığı da TÜİK’in verilerinde gözlemleniyor. Sanayi üretim endeksi Temmuz ayında aylık bazda %6,2 ile 2020 baharından bu yana yaşanan en sert düşüşünü gerçekleştirirken yıllık bazdaki %2,4’lük artış ise bu dönemdeki ortalamanın çok altında kaldı. Üzücü olan kısım ise üretimdeki ivmenin kaybolmasıyla beraber ilave istihdam da yavaşlıyor. Sanayi üretiminin istihdam yaratan bir yapıdan uzaklaşması üretimin gücünü yeterince kullanamamamız sorununu beraberinde getirebilir. Önümüzdeki dönemin birçok belirsizlikle ve riskle bezeli olduğunu dikkate alırsak üretim-ihracat-istihdam geçişkenliğindeki aksaklıkları ortadan kaldırmamız için özen göstermemiz gerekiyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 28 Eylül 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s