Yeni dünyanın oyun kuralları henüz bugünden yazılıyor. Bu sözü aslında birçok alan için kullanmaya başladık. Çünkü dünya gerçekten de köklü bir dönüşüm sürecinin tam ortasında. Üretimde alışılagelmiş süreçler baştan yazılıyor, dijital dünyanın getirdiği rüzgâr ile üretim süreçleri yeniden tasarlanıyor. Ticarette geleneksel mal ticaretinin aksine hizmetler ve teknoloji yoğun ürünler öne çıkıyor. Enerji ise başlı başına bir dönüşüm alanı. İklim değişikliğiyle mücadelenin zorunlu kıldığı enerjideki dönüşüm süreci, başta yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere hem enerji üretiminde hem de enerjiyi üretecek aksamın üretiminde ortaya yeni fırsatlar çıkıyor. Tabii ki dünyanın hızlı değişim ve dönüşüm sürecinin çok önemli bir kısmını da yapay zekâ kullanıyor.
Bundan birkaç on yıl önceki dönemde filmlerde, dijital beyinlerin yönettiği robotların insanlık ile savaştığını ve dünyayı ele geçirdiği distopik senaryoları görüyorduk. Önümüzdeki yıllarda, eğer insanlık kendi eliyle dünyayı yaşanamaz bir hale getirmezse bu savaşları görüp görmeyeceğimiz gelecek nesillerimize kalıyor. Ancak yarının dünyasını bugünden şekillendirirken özellikle yapay zekânın ‘etkin’ bir kontrol altında tutulması ve yapay zekâya ilişkin düzenlemelerin artık hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta kendisine yer bulması gerekiyor.
Bu konuyla ilgili birçok uluslararası kurum ve kuruluş gerek kendi başlarına gerekse de iş birliği içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Bunlardan bir tanesi olan ve hemen hafta başında yenilikçi fikirlere ve yasal düzenlemelere yönelik bir toplantı düzenleyen OECD, yapay zekanın baskıcı bir vizyonla yönetilmemesi gerektiğini ancak kontrolünün de sağlanması için gereken adımların atılması gerektiğini ifade ediyor. Bununla ilgili de birkaç tane ilkeyi sıralıyor. OECD’ye göre yapay zekânın kapsayıcı büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bir yapıda olması ve her şeyden önce insanı odağına alan bir şekilde hayatını sürdürmesi önemli. Bu bağlamda, yapay zekânın hayatımızdaki yer arttıkça özellikle insan hakları boyutunun ele alınması uzun ve meşakkatli bir süreç olarak karşımızda duruyor. Bilinen bir örnekle açıklayalım bunu: yakın gelecekte trafikte yoğun bir şekilde görmeye alışacağımız sürücüsüz araçların kullanımı arttıkça kaza anında olacaklara ilişkin tartışmalar da bir o kadar yoğunlaşıyor. Örneğin, bir sürücü kendisini dışsal faktörlerden koruması için satın aldığı sürücüsüz aracının kaza anında kendisini tehlikeye atmamasını istemesinin ne kadar etik olduğu uluslararası platformlarda tartışılıyor.
Bugün yapay zekâ başta güvenlik süreçleri, teknolojik sorunların çözümü ve üretimin otomasyonu gibi alanlarda yoğun olarak kullanılıyor. Hatta bu alanlarda hizmet veren her 2 firmadan 1’i yapay zekâyı yoğun olarak kullanmaya başladı. Cebimizdeki telefonlarımızın arabamıza biner binmez uzun bir süredir bizi takip ederek o saatlerde nereye gittiğimizi algılayıp aynı yere doğru öneri yaptığı günümüz dünyasında doğru adımları attığımız takdirde distopik filmlere inat yapay zekâ ile iyi geçinmemiz mümkün. Ancak yarını bugünden şekillendirmek için geç kalmamalıyız.
Yarın Ulu Önderimiz, Cumhuriyetimizi kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sadece bedenen aramızdan ayrılışının 84. yıl dönümü. Kendisini rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyoruz, her zaman olduğu gibi.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 2 Kasım 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.
