İnsanların hayatında dönüm noktaları gibi hissettikleri anlar vardır. Bir yol ayrımının tam ortasında durup da hangi yolun kendisi için doğru olduğunu belirlemeye çalıştığı bir anda iki ya da daha fazla seçimin avantajlarını ya da dezavantajlarını değerlendirirken bulur kendini. Zor bir karar verme aşamasındayken hangisinin daha iyi olduğunu düşünürken seçeneklerin giderek çoğalması süreci kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırır. Ama tabii ki, önünde sonunda bir karar vermek gerekir. Ve o kararı verdikten sonraki süreci de karara uygun bir şekilde yaşamak…
Tıpkı bireylerin olduğu kadar ülkelerin de, önümdeki seçenekleri değerlendirdikleri ve bu değerlendirmelerinin sonunda bir karara varmak zorunda kaldıkları dönemler olur. 2019 yılının son günlerinde Çin’den gelen haberler, tanımlanamayan bir hastalığın insanlar arasında giderek daha büyük bir hızda yayıldığını duyururken dünyanın geri kalanında yaşayan insanlar, birkaç ay sonra tüm düzenlerinin kökünden değişeceklerinden habersiz bir şekilde hayatlarını idame ediyorlardı. 2020 yılının bahar ayından itibaren hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı döneme merhaba dedik. Kovid-19 salgını üretimden ticarete, tüketim alışkanlıklarından enerji yönetimine kadar birçok unsuru köklü bir değişim ve dönüşüm sürecine maruz kaldı. Ve bu yeni dönem ülkeler için zor kararların verilmesi gereğini de beraberinde getirdi.
1990’lı yılların son çeyreği ve 2000’li yılların başı küresel ticaretin kolaylaşması ve sınırların kalkması rüzgarlarıyla geçti. Küresel Kriz’in çıkış anahtarı olarak görülen kolay para (Dönemin FED Başkanı Ben Bernanke’nin piyasalara helikopter ile para attığına atıfla Helikopter Ben dendiği dönem) dönemi, ticaretin itici gücüyle birleştiğinde piyasalarda bahar havası esse de sonrasındaki korumacı dönem ile birlikte ¨yüzyılda bir gerçekleşecek¨ gelişmelerle birlikte birleşince ülkeler attıkları adımları çok daha derin ve kapsamlı bir şekilde düşünmeye başladılar. Günümüzde tüm insanlığın ortak bir sorunu haline gelen İklim Krizi, tüketim alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gereğini beraberinde getirirken küresel sera gazı emisyonlarının %70’ten fazlasını oluşturan enerji sektöründeki dönüşüm ihtiyacı yeni dönemi şekillendirecek unsurların başında geliyor. Ülkeler, yenilenebilir enerjiye dönüşümü hızlı bir şekilde hayata geçirmek ile günü kurtarmak arasındaki kararı vermek zorunda. Ülkeler aynı zamanda, sürdürülebilir bir büyüme için kapsayıcı bir piyasa dinamiğini hayata geçirecek adımları atmak ile günü kurtarmak arasındaki kararı vermek zorunda. Tıpkı bu haftaki buluşmamızda söze başladığımız gibi, zor kararların aşamasında ülkelerin, yol ayrımında hangi yolun kendileri için daha iyi olduğunu iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Hayat verdiğimiz kararlarla şekilleniyor. Verdiğimiz kararın kendimiz için doğru olduğuna inancımızı yüksek tutup bu kararın gereği olan adımları attığımızda ise arkamıza bakmadan her zaman daha iyiyi ve ileriyi hedeflemek ise bizim elimizde.
Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…
Bu yazı 30 Kasım 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.
