Oldurabilecek Miyiz?

Bir süredir yazıyoruz çiziyoruz, üzerine değerlendirmeler yapıyoruz. Bu gece yılın en uzun gecesi, kışa artık merhaba diyoruz. Ancak takvimler 21 Aralık’ı göstermesine rağmen kurak ve ılık geçen bir mevsim aslında derin bir iklim kriziyle baş başa kaldığımızın bir işareti. Çözüm önerilerini oturuyoruz tartışıyoruz, yol haritası çizmeye çalışıyoruz. Diğer yandan elimizdeki teknolojik aletler, sesli komutlarla hayatımızı idame ettirmeye başlamamız gibi gelişmeler de teknolojinin giderek çok daha büyük bir hızda gelişerek hayatımızı dönüştürmesine işaret ediyor. Peki bu köklü değişim süreçlerini insanlık nasıl yönetmeyi düşünüyor? Dürüst olalım mı; bence insanlığın bu dönüşüm sürecini nasıl yürütüp yöneteceğine ilişkin kafası bir hayli karışık.

Gelin önce yeşil dönüşüm sürecini ele alalım. Enerji bir yandan, ulaştırma diğer yandan, ortaya çıkarılan sera gazı emisyonu 2021 yılı itibarıyla rekor düzeye ulaşmışken, yeryüzünün ısınması verilen taahhütleri yerin dibine sokarcasına 1,5 derece yerine 2,5-2,7 derecelere işaret ederken sanayinin, enerjinin, ticaretin, yaşam biçiminin, atık yönetiminin ve daha birçok şeyin sürdürülebilirlik vizyonuna uygun bir şekilde dönüşümü artık bir gereklilik. Çünkü harekete geçmediğimiz her bir saniye dünya bir olimpik havuz büyüklüğünde buzulunu kaybediyor, milyonlarca insanın ve yüzlerce canlı türünün hayatı risk altına giriyor.

‘Peki ne yapmalı?’ sorusuna ise verilecek onlarca cevap bulunuyor. Hemen dönüşelim, hızlıca dönüşelim. Çünkü bu gereklilik. Ama nasıl olacağıyla ilgili kimse net bir şekilde yola çıkamıyor. Çünkü süreç bugünden yarına gerçekleşemeyecek kadar zorlu ve sisli bir süreç. Ve sisli havalarda, bir de yolu henüz bilmiyorsanız bir rehber ile yol almanız en mantıklısı. En azından ülkemiz için şunu üzülerek görüyoruz ki, üreticilerimiz, sanayicilerimiz, girişimcilerimiz henüz dönüşümün gereği ve sürecini çok etkin bir şekilde kavrayamamış durumda çünkü değerlendirmelerimizi gözden geçirdiğimizde sağlanan kaynakların muhataplarına ulaşamadığını, dönüşümün taraflarının birbirini anlamaktan çok uzak olduğunu görüyoruz.

Sisli havanın bir uzantısı da dijital dönüşüm. 1990’ların sonlarından itibaren hayatımızın ortasına tabiri caizse ¨pat!¨ diye giren teknolojik gelişmeler artık baş döndürücü bir hıza ulaşmış durumda. Elimizde tuttuğumuz telefonumuzun ekranını kaydırdığımız sürede geçen saniye kadar değeri olan haberler peşi sıra akarken bu kadar hızlı akan bir nehre yön vermeye çalışan insanlık yine belirsizliklerle baş başa kalıyor. Şöyle örneklendirelim: önümüzdeki dönemde elektrikli araçların ve gereçlerin hayatın her alanında kullanımının artmasını istiyoruz ama bu artan kullanımı karşılamak için elektrik talebini nasıl sağlayacağımızı henüz bilmiyoruz. Enerjide yenilenebilir dönüşümü çok istiyoruz ancak yenilenebilir kaynakların kesintili olmasını dikkate almayıp bütün bu araçların sürdürülebilir bir şekilde nasıl kullanılacağı sorusunu cevaplamaktan çok uzak kalıyoruz.

Hayat sorular ve bu sorulara cevap bulmaya çalışmakla geçiyor. Ama şu da bir gerçek ki, hızlı bir şekilde geçiyor. Bir denizci sözü vardır: gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgâr fayda etmez. İnsanlık ardındaki rüzgârı değerlendirmekten biraz uzak görünüyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…

Bu yazı 21 Aralık 2022 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi‘nde yayımlanmıştır. ,

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s